Her insan manipülasyona açıktır. Kimisi manipüle edileceği yerleri önceden ayarlamış oraları açık bırakmıştır. Kimileri manipülasyona uğradığının farkında olamayacak kadar kapı, pencere, duvar indirmiştir. Kimisi de manipülasyona kapalı oldunu düşünürken kendini kendi düşünceleri ile manipüle eder. Manipülasyona uğramamak değil mesele, manipülasyona uğradığının farkında olmak ve manipülatöre gerekli cevabı verebilmek.
Manipüle etmek tek başına kötü bir eylem değildir. Özellikle ilk-ortaokul çağındaki çocuklara çalışkanlığı, disiplini, ilke sahibi olmanın neden önemli olduğunu öğretmek için çeşitli manipülasyon teknikleri kullanılabilir. Duyulunca kulağa kötü gelen manipülasyon kelimesi aslında bıçak gibi, tabanca gibi bir kelime. Ona sahip olanın kararıyla iyi veya kötü sonuç verir.
Nasrettin hoca şehre giderken, köyün çocuklarına "Düdük istiyor musunuz? Getireyim size..." der. Hepsi de "İsteriz hocam derler." Aralarından sadece biri hocaya düdüğün parasını vermiştir. Hoca dönüşte çocuklara seslenir, yanına çağırır. Her çocuk düdüğünü beklerken hoca sadece parayı veren çocuğa düdüğünü verir. Çocuklar homurdanırken hoca: "Eee parayı veren düdüğü çalar." der. Hoca aslında en başından para isteyebilirdi ama istemedi, çocukları sanki onlara düdük alacakmış gibi manipüle etti. Köye dönünce de sadece para veren çocuğa düdük verdi. Diğer çocuklara bir şeye emeksizce sahip olmanın kolayca olmayacağını öğretti, birilerinin kendilerini böyle kolayca kandırabileceğine onları ikna etti.
Refik Tırpan ALTAY