Hırçın bir kediyle aynı evde büyüyen bir çocuk, kedinin davranışlarını anlamakta zorlanır. Çocuğun büyüklerinin kediye nasıl muamele ettiğini iyi gözlemlemesi gerekir. Yanlış gözlem, yanlış yaklaşımı getireceği için kedinin hırçınlaşmasına sebep olması işten bile değildir. Beyninin şekillendiği bir dönemde hırçın bir kediyle aynı evde yaşayıp zaman zaman onu sevmek, onunla oynamak istemek 2-3 yaşındaki bir çocuk için kolay değildir.
Çocuğu korumak göreviyle yükümlü olan ebeveyne her an bir farkındalık yükü de doğar. Ebeveyn, çocuğun doğru büyümesini istiyorsa tükettiği gıdalara önem verdiği kadar, konuştuğu kelimelere ve diğer insan ve varlıklara davranışınlarına da önem vermek zorunda. 2 yaşındaki bir çocuğun kendisine yönelmesini, yetişkin birinin kendisine yönelip onu sevmeye çalışmasını farklı bulabilir, üstelik bu kedi hırçın bir kediyse.
Kedi ve çocuğun iletişimi ebeveyn için de bir eğitim sürecidir. Çocuk unutur, çocuk geç öğrenirse kedi saldırabilir. Çocuk yetiştiren ebevenyin farkındalığı ne kadar yüksekse verdiği eğitimin kendi dünyasına yansıması da o kadar mümkün. Çocuk yaşlarda öğrenilen yanlış bilgiler, tutumlar, düşünce kalıpları kişiyi bir ömür daha iyi versiyonuna geçmesini engelleyebilir.
Etrafımızda dönüp duran alem, her an, her fırsatta kişiye bir şey fısıldar. Büyük İskender'i farklı kılan başkasının göremediği açıları görmesidir. Hırçın bir atı neyin ürküttüğünü görmek için çocukluktan getirilen bir farkındalık hali gereklidir.
Refik Tırpan ALTAY