Yakup Kadri'nin Yaban'ında, Şevket Süreyya Aydemir'in Suyu Arayan Adam'ında, Kemal Tahir'in Sağırdere'sinde anlatılan öyküler aynı meselelere işaret eder; Anadolu'nun yoksulluğu, cehaleti, kimsesizliği ve bunların farkında olamayacak kadar kapalı kalmış olması. Emrah Sefa Gürkan, Milli Mücadele dönemi sonrası Anadolu insanının %50'sinin toprak sahibi olmadığını, köylü nüfusun sadece %20'sinin tarım aletine sahip olduğunu, %14'ünün sıtmalı, %9'unun frengili olduğunu ortaya söylüyor.
Böyle bir toplum için entelektüellik şöyle dursun, okuduğunu anlamak ve aktarabilmek büyük bir meseledir ve yeni bir meseledir aslında. Tıpkı ülkede şirketleşmeye, kurumlaşmaya dair regülasyonların 40 yıllık olması gibi. En eski işletme hamam, en eski ticari girişim Hacı Bekir Lokumları. Japonların bin yılı aşan şirketleriyle kıyas etmek aklı sarsıyor. O yüzden abi-kardeş, baba-oğul, iki dostun girişimi olan işletmelerin ikinci nesilde kalması, büyümeye devam etmesi oranı çok çok düşük.
Tabii dünya durmuyor, durmayacak da. Düzeltilebilir olan şeyleri düzeltme, iyileştirme fırsatı da kaçıyor. Her zaman olduğu gibi yine disiplinli, kararlı insan organizasyonları kazanıyor. Beraber sevmeyi, beraber nefret etmeyi, beraber büyümeyi başarmak lazım.
Refik Tırpan ALTAY
Kaynak:
*: https://youtu.be/c-2cdu0jDv4?si=VfK8jlYtE-F4YpXv