Gerçeğe direnmek çok azim gerektiren bir duygudurumu aslında. Fakat gerçekte bunu atalarından miras alınmış bir yetenek gibi hemen her gün gerçekleştirenler için gerçeğe direnmek kolay görünüyor. Terli bir şekilde arabaya binen, klimayı en soğuk dereceye ayarlayıp dakikalar boyu yolculuk eden kimse hasta olmayı aklına bile getirmiyorsa gerçeğe direniyordur. "İyi ama ben yanıyorum." gibi bir argümanımsı sanki onu hastalıktan kurtaracakmış gibi. Hayatın en önemsiz görünen bu küçük anlarında "Yaz gününde de üşütmezsin ya." gibi düşüncelerle gerçeğe direnmek mühim değil.
Gerçeğe direnmeyi hayatın her alanında bir varoluş meselesi haline getirmek bir problem. Vücudu tanımamak, aklı-zekayı tanımamak, temel fizik-kimya-biyoloji prensiplerini tanımamak hayatı her an riske atıp bu heyecanla var olmak çok ilginç. Bütün bir ömrünü bu tip direnç arızalarıyla yaşayıp bitiren insanların mezarları üzerinde yaşamaya çalışmak da zor olmalı. Daha birinci fizikteki ateş yakar, su söndürür, rüzgar kurutur düzleminde duramayanlar el açıp yakarmayı mubah görmemeli.
Refik Tırpan ALTAY