Kendine bir iyiliği görev addedip hayat boyu bu görevden vazgeçmeyen insanlar hala varlar, bir elin parmakları kadar kalsalar da. Bu hayırdır, iyiliktir deyip sokak hayvanlarını besleyen, kendi çocuğu gibi baktığı gariban çocukları doyuran, burslayan; kitap alıp dağıtan; yol, kaldırım onaran kimseler var. Sayıları her zaman çok az olan bu insanlar yaygın kötülüğün içinde birer vaha gibi kalıyorlar. Üstüne aynı kötülük bu tip adanmış insanları yaptıkları işten vazgeçirmeye çalışırcasına yollarına taş koyar, onların canlarını sıkacak sözler söyler, onları bezdirmeye çalışır.
Bir dönem tanınmış bir firmanın reklam filmlerinde vefakar rolu oynayan kimseye söylenen "Memleketi sen mi kurtaracaksın." sözü aslında bir normun yansımasıydı. Karanlığa karşı bir iyilik peşinde olan insanların kaderi bu sözü işitmektir. Çünkü onlara göre bir başkası için yaşamak, dava sahibi olmak, diğergam olmak enayiliktir. O yüzden aynı yolu sahtekarlar, dolandırıcılar ve soyguncular da kullanır. Fedakarlık ifade eden sözler kullanırlar ve bu da insanları etkiler. Çünkü çoğu insan fedakarlık yapmaz.
Refik Tırpan ALTAY