Ortaokula bir öğretmenimiz bütün sınıfa kızmış fırça ve sitem seansına başlamıştı. Bu toplu seansta öğretmen konuşur en yaramaz öğrenci bile pürdikkat öğretmeni dinler. Çünkü öğretmenin sinirinin en üst seviyesi görünür haldedir o anda birinin dikkat çekici bir şey yapması seansın uzamasına neden olacaktır ve bir yandan da hocanın sadece ona patlaması ihtimali vardır. Öğretmen bir an durmuş "Hepinize küseyim o zaman ben..." demişti. Yanımdaki arkadaşım ve ben, birbirimizden bağımsız, onaylar bir şekilde kafa salladık. Çünkü hakettiğimizi düşündüğümüz muamele öğretmenin "samimiyet göstermeden" ilişki kurması hali yani "küslük"tü. Fakat hoca bu yaptığımıza sinirlenmiş. Çünkü o bunu retorik olarak söylemiş. Arka arkaya eklenen sitemli sözlerden sonra "Siz ikinize küstüm." dedi hoca. Biz ne olduğumuzu anlayamamıştık. Çünkü o öfkeyle söylenen sözlerinin hiçbirinin muhatabı biz değildik. Ortaokulda yaşadığımız bu an o öğretmenin ne kadar kırılgan olduğunu hatırlatır bana ve duygudurum kontrolünün ne kadar önemli olduğunu.
Bir insan topluluğuna kızıp bağırırken söyleyeceğiniz şeyler çok önemlidir. Bu sınıf olabilir, soyunma odası olabilir (futbol takımı), iş toplantısı olabilir, bir bölük karşısında olabilir. Burada muhataba da bir yük düşer. Gerçekten bu durumlarda sözün muhatabı siz misiniz? Bunu iyi anlamalı ve buna göre dinlemelisiniz. Onaylarken de reddederken de sözün muhatabının siz olduğunuzaa emin olmalısınız.
Refik Tırpan ALTAY