Oğuz Akıncı

Oğuz Akıncı


Üç - Dört Kere Ölmek

18 Kasım 2021 - 17:50

“Ölmeden önce ölünüz!” Hadis-i Şerif
“İnsan bir kere doğar, iki kere ölür.” Şair Feramuz Partizan
"Sen düşününce varolur." Yazılım Mühendisi Erkam Semender
“Herkes öldürür sevdiğini.” Oscar Wilde
“Kendin pişir kendin ye.” Türk Esnafı

Esir doğdum, kendi hareketimi yarattım ve hürriyet kazandım. Varlığın kaderini bu harekete bağladım. Kendimi değil başka bir varlığı gerçekleştirdim. Töredendi.

İnsanın tadını iki şey kaçırır. Nedir? Şah damarımızın bir tık altında olan, kıt akılların ise kimi zaman kat kat üstünde olan iki şey: Doğum ve ölümdür onlar, sevgili cemaat.

Yukarıda Şair'den alıntıladığımız, "İnsan bir kere doğar…" diye başlayan olayı biraz yeşillendirmek istiyorum. Üzerinde düşününce, insanın üç kere doğup, dört kere öldüğünü anlıyorsunuz.

Birinci doğum, insanın bu Oyun Parkına gelmeden önce, gaybî bir ortamda ortaya çıkmasıyla, ebeveynler tarafından düşünüldüğü anda gerçekleşir. İnsanın varoluşunda ve kaderinde etkisi olan bu hamlede genetik aktarımla birlikte ebeveynler zaten doğmamış bebeğe ilk çeyrekliği takmıştır, elden bir şey gelmez. Fıtrat - kumaş - cevher bu ilk doğum evresinde oluşur. İnsanı var eden varlıklar ya da vesileler; başta Allah olmak üzere, ebeveynlerin beden sağlığı ya da akıl sığlığı, konuştukları konular, karakterleri, icabında yedikleri birer dilim elma, babaannenin tüm dünyaya olan kiniyle kaynattığı çorba gibi şeylerdir. Bunların birleştirilip presten geçmiş hali yeni bir insandır. Bu faaliyet takviminin ilk gününün ilk anında (düşünülmekle) insan ilk kez doğar. Bu doğumla birlikte ölüm de gerçekleşir, yani düşünülmeden hemen önce olunan yerdeki varlığın ölümü.

İkinci doğum Dünya’ya gelmekle gerçekleşir. İlk alınan nefes ciğerleri yakar ve (zaten başlayan oyunun) skor tabelası burada yazılmaya başlanır. Bu doğumla birlikte ikinci ölüm de gerçekleşir. Bu ölüm, hayat boyu sürebilecek bir ölümdür. Öldüre öldüre bitmeyen, mezarı çok çok derinlere yükselen bir ölüm… “Ölmeden önce ölünüz." tavsiyesi aslında insana “gerçekten ölmeden” yani “dünyadan gitmeden” önce üzerinde düşünüp yeni bir zararlı varlık ortaya koymasın diye söylenmiştir. Düşünmek aslında Hareket’in büyük bir kısmını kapladığı ve fiilleri de zeka belirlediği için yaratmada etkisi çok büyüktür. “Ölmeden önce öl(dür)ünüz.”: Kendinize ya da geleceğinize - soyunuza etki edebilecek varlığı yaratacak yönünüzü - düşüncenizi - huyunuzu - davranışınızı ve zaten var olan zararlı yönlerinizi öldürünüzdür.

Oscar Wilde’ın dediği gibi: “Herkes öldürür sevdiğini. ”. İnsanın ilk etapta sevdiği şey kendisidir (nefs). Saygıdeğer Hz. Ömer’e söylenmiş “Yürüyüşün ölümü korkutuyor.” sözü onun otokontrolde ve kendisini ehlileştirme planında nasıl uygun adımlarla yürüdüğünün göstergesidir. “Girdiği sokaktaki şeytanların kaçması” başladığı bir işteki engelleri kaldırmasında ve zaten onun kaldırmasına gerek kalmadan engelleri doğuracak bir Hareket’te bulunmamasındadır. Bu yüzden direkt olarak Cennet ile müjdelenenlerdendir. Çünkü öldürülmesi gereken yönlerini öldürmüştür. Zeki olmanın, aklı kullanabilmenin yolu fıtratı temizlemekten ve var olan iyi özellikleri güçlendirmekten geçer. Ölmekten kasıt budur. Onur Ünlü’nün "Sen Aydınlatırsın Geceyi" filmindeki gerçekten pis huylu bir adama söylettiği, “Ölemiyom be!” sözü de bununla alakalıdır. Korkmamak lazım, gerçek anlamda ölünmüyor. Oscar Wilde’ın sözlerinin devamındaki gibi: “Herkes öldürebilir sevdiğini ama herkes öldürdü diye ölmez”. Nietzsche “Tanrı öldü.” dedi. Bu güzel bıyıklı arkadaşımız Tanrı’nın tertemizliğini, Temiz’in ta kendisi olduğunu anlatabilmek için böyle dedi. Hayır, Tanrı’nın kötü yönleri yoktu, haşa… Tanrı, öldürülmesi gereken yönlerinin var olma ihtimalini öldürdü sadece. İkinci ölümü de bu büyük ve görkemli ölme işlemi ile tanımlamış olduk.

Üçüncü doğum ve ölüm Dünya ile Dünya-ötesi arasında gerçekleşir. Dünya'da öldükten sonra Dünya-ötesinde başka bir ben doğar. Bu Oyun Parkurunu iyi donanımla bitiren, Yazılım’ın vaatlerine ulaşır. Yani sadece son kez doğar.

“Kendin pişir kendin ye.”. Türk esnafına bu müthiş sözden dolayı teşekkürü borç biliyoruz çünkü Cennet’i daha iyi tanımlayan başka bir sözle henüz karşılaşmadık. Bu dünyadaki bütün işlerimize “Hareket” dersek, Hareket’i oluşturan şeylerin bir kısmına düşünce ve eylem diyebiliriz. Dünya’dan sonra doğacak çocuğun sınırlarını düşüncelerimiz ve eylemlerimiz çizecek. Dünya-ötesinde lazım olan fıtratı burada ne kadar öldürdüğümüzle belirleyeceğiz. Yeteri kadar öldürmediysek orada ölüm devam edecek. Bu boyutta insanın öldürme işlemini sürdürürken hissettiği kaygı ve sancılar (Sucuk Ağacı yazımda bu kaygının sebeplerinden bahsetmiştim.) Dünya-ötesi boyutta Cehennem diye tabir edilen öldürme işiyle devam edecek ve bitene kadar o boyutta bu kaygılar ve sıkıntılar çok daha fazlasıyla hissedilecek.

Kısacası bir kere doğup bir kere ölünmüyor. Samurayların hatalarını telafi ettiren “Harakiri”si varsa bizim de “Ölmeden önce ölünüz.” töremiz var. Hem bizimkinde öyle gerçekten de ölünmüyor.
Oğuz AKINCI

YORUMLAR

  • 0 Yorum