Oğuz Akıncı

Oğuz Akıncı


Töreden Katarsis

18 Kasım 2021 - 18:03

Bu sözleri kainatın aynası olan gözlerinin içinden yazıyorum. Burada her şey çok net. Gelişimin tamamını görmeden, beyninin kıvrımlarını bilgiyle donatmışsın. Orta Asya’nın en soğuk tepesinde yırtık elbiselerinle bir ayin gerçekleştiriyorsun. Yaptığın tek kol hareketi Anadolu’da üç günaha bedel, saçının rüzgarda savruluşundan on beş çocuk mustarip. Dişlerinin her biri ayrı ayrı milletlere otel… Turistik bir kalkınma değil de milletler üstü bir toplantı bu otuz iki sıralanış. O oturumda gözlerinin içine bakılan adem senin en kudretli savaşçındır. Petrol yatakları ve doğal gaz hatları, soluk borundan alınan nefestir ve kalbine pompalanan kan. Uçsuz bucaksız çukurlardır gamzelerin, Yusufların balıklama atladığı kuyulardır onlar. Tabii ki her susayana su çekmek serbest değildir buradan. O kuyunun, kemik yığınından ağzı kapanmak üzeredir.

Ellerinle işaret ettiğin denizi ve aşağıdan sana bakan savaşçıları gören bir çocuk duygulanır, hırslanır. Şimdi esen rüzgarı tarif etmeye kalksak tarihin kokusu midemizi bulandırır. Yanaklarındaki kirlerden anlarız çok önceleri hırçın bir savaşçı olduğunu. Gelgelelim gözaltlarından çenene kadar uzanan simetrik çizgiler sana estetik bir görüntü kazandırsa da her seher vaktinde ağlamaktan oluşan, kılıçtan daha keskin izler barındıran bu yüzündeki şeklin gözyaşlarından oluştuğunu biliriz. Şimdi sen bir daha ağlama, o kuyudaki suyu doldurma iyice, yeter. Bizim kovalarımız ve ipimiz yetmiyor çünkü kollarımız güçlü olsa da.

Sen elindekine bakıp zihninle irtibat kurdun. Hepimizin yerine okkalı bir günah işledin. Bilseydin böyle malayani işlerle uğraşacağımızı, kelimeyi icat eder miydin? Bak şimdi üstünde olduğun dağın içini boşaltıyor rintler. Zevki sefalarını daha katmerli hale getirmek için kurşunlarını meteliklerle vuruyorlar.

Ve bilmiyormuş gibi davranıyorlar, anlamıyormuş gibi, farkında değillermiş gibi, ya da çoktan unutmuşlar gibi.

Senin hüznün bize ağır gelir, tek şikayetinle yetmiş bin küheylanın mensup olduğu bir at sürüsü topluca çatlar, kutuplardaki bütün penguenler aynı anda kalp krizi geçirirler. Yeryüzünü kıyamete sevk eder bir kaşını kaldırışın. Vazgeçtim deyişin kainatı sinirden güldürür. Ayinine devam ettiğin anda kozmoz da sana eşlik eder. Kan ve terin akıp gittiği ruhlar şantiyesi senin sesinin sınırları içerisinde beden bulur. Hayal ettiğin her şey başka bir alemde gerçek olur da, bizlere vereceğin tek emirle o gerçekleri ilk boyuta indirgeriz: İnsan boyutuna. Bu sefer her yalana karşı bir gerçeklik ve her gerçekliğe karşı bir yalana sahip oluruz sayende. Ellerinden hiç bahsetmiyorum, bahsetmek istemeyişimden bile bahsettiren ellerine. İran ve İtalya arasını bu ellerin yoğurduğunu herkesin tahmin etmesini sağlayan da sensindir.

Kulaklarda duyulmamış selalar, doğmamış militanlar
Uğramak, başka bir yerden uzaklaşmak değil midir?
Ufukta gözüken minarenin ince beli
Elbette müşriklerden bir romantiği de etkilemiştir.

Bardağın dolu tarafı yetmez, Niagara gerek
Ulaştığında çekirge, sonsuz efsunlu becerilere
Geçecek mi anne hepsi, yani gidecek mi öylece
Kan ve terin akıp gittiği ruhlar şantiyesine?
Oğuz AKINCI

YORUMLAR

  • 0 Yorum