Akla ne gerek var? Düşünmeye ne gerek var? Filanı yapmaya ne gerek var? Bu yazıyı yazmaya ne gerek var? Peki bunu okumana ne gerek var? Soralım hepsini, birer birer gereksizliklerini kendimize kanıtlayalım. Elde ne kaldı? Şu soru: Yaşamaya ne gerek var?
Umutsuzca başlayan bu yazının yazılma sebebi çok büyük bir umut aslında. Akla karşı umut, düşünceye karşı umut, yapman gereken neyse onu yapmana karşı umut, bunu yazmanın umudu, bunu okuyup anlamanın umudu, yaşamanın umudu.
Evvela elimizdeki tek ve biricik kaynak yaşamak. Düzeltelim: Umut içinde yaşamak. Umutsuz yaşanmaz çünkü.
Yaşamın kaynağını an'da arayanlar bulamazlar. Kaygının ve umutsuzluğun temel sebebi anı yaşamaktır.
Halbuki yaşamak için ihtiyacımız olan tek şey gelecektir, üretmektir, bir sonraki adıma hazır olmaktır, bir sonraki hale uygun düşmektir. Bir sonraki level'a hazır olmayan an'ı hiç yaşayamaz. Onu yaşayabilmek için onunla eşit ya da ondan yukarıda olmak gerekir.
Tabii bütün bunlar da kurgu gerektirir.
Gerekenler, oldukça çok ve bağlantılı görünüyor. Kurgu bilgi gerektirir, bilgi merak gerektirir, merak ise biliyorsunuz, ihtiyat gerektirir.
Bütün bunlar tabii ki düşünsel açıdan yol almış ve dehasını gerçekleştirmek isteyen abilerim ablalarım için gereklidir. Yoksa umarsız ve düz, hatta belki çok eğlenceli hayatlar yaşayan, an'ı ve geleceği birbirine uygun yaşayabilen, anlayacağınız, çok da şey yapmayan, potansiyelini gerçekleştireduranlar vardır. Varsa gelsinler bir, bir şey soracağım.
Dönelim biz insanlara. Lokmayı çoktan yutmuşuz. Tek bir ömre birçok şeyi sığdırabiliriz, ancak her şeyi sığdıramayız. Çünkü tek başımızayız.
Bunun farkına varan herhangi bir insan, diğer insanlardan ayrı olduğunu, evrende yalnız olduğunu düşünecek ve çıldırmakla çıldırmamak arasında ömür boyu sürecek bir savaşa girecektir.
İşleri zorlaştırmanın manası yok. Bir bağlantı bulacaksınız ve yaşamın, geleceğin, hesabın kitabın manasını orada göreceksiniz. Kimisi bunu tenis oynayarak bulacak, kimisi siyasete atılarak, kimisi yemek yaparak. Ama hakikaten bunu mesele haline getirerek...
O zaman anlam kütür kütür dökülecek ellerinize, avuçlarınıza. O zaman soracaksınız büyük soruları. Bütün bunlar "sadece yap" düsturu ile olacak.
İnsanlar "düşünme yap" der, okuduğun kitap ise "düşün ve yap". İkisinin bir farkı yoktur. Sonunda "yapmak" vardır çünkü.
Yapmanın amacı ise geleceğe hazırlıktır. Gelecek ise bazen bir an sonrası, bazen ise ölümden sonrasıdır.
Oğuz AKINCI
YORUMLAR