Sevgili (Mektuplar böyle başlar.) almaz ve olmazlar,
Üstünüze alınmanız gerekeni alınırsınız doğru. Çünkü başka bir çıkar yolunuz yoktur. Gerçeği döve döve de anlatsak mağduru oynarsınız. Zekanın sağladığı üst dilden bahsediyorum evet. Ne kadar aptalım, açıklama yaparak zekânızın altında kalıyorum. Ama hayat sırf zeka mıdır? Zeki olarak, en çok kendinizin yaşadığını mı kastediyorsunuz? Siz bana ne kastediyorsunuz? Sırtlamışsınız hiçliği, almışsınız ardınıza kocaman bir boşluğu, eşyaya, kelimelere, yaşananlara ihanet ediyorsunuz. Bütün bunları ortaya çıkaran şey sizin zekanız değil efendim. Zannettiğiniz gibi Tanrı'yı ya da evreni siz kavramlaştırmadınız. Ya da onu siz üretmediniz. Çünkü bir yaratıcı ortaya çıkardığı ürünü hor kullanamaz. Tamam, onun gelip geçiciliğini bilmesi onun ustalığını kanıtlar, ama mesela arkadaşının kafasını kırmak için kullanacağı bir tabloyu aylarca boyamaz. Anlamıyorum, şimdi yani siz, bütün bunların bizi geliştirdiğinden mi bahsediyorsunuz? Ya da kaostan başka elimizde bir şeyin kalmadığından mı söz edeceksiniz? Çıkarcılık diye bir şey varsa o bile buna yanaşmaz. Size diyorum, şeytan dahi şaşırıyor. Bulduğunuz yeni bir kod, yarattığınız yeni bir kötülük. Evet bir yaratıcılığınız varsa tanınmayan, üstesinden gelinemeyen bir düşman gibi gözüküyor ama pekala baştan kaybettiğiniz için böyle yaşadığınızın da farkındasınız. Müşriklerin bile bilmediği, peygamberin bilip de yapmamayı tercih ettiği bir şeye sahipsiniz. Ve ben sizden Hakk'a sığınıyorum. Fakat bilmediğiniz bir sığınma biçimi bu. Her yanı silahlarla donanmış, her rengi barındıran ve sayılamayan sayılarla dolu iç içe geçmiş bir matristen söz ediyorum. Sizin bilmediğiniz bir matematik ve sizin anlayamayacağınız bir gerçeklik bu. Hem matematik ve gerçeklik diyince başka şeyler anlarsınız. Yanınızdaki en yakın arkadaşınıza hakaret ettiğimizi ve bunu onu geliştirmek için yaptığımızı filan zannedersiniz. Hayır, sizi suçlamıyorum. Sizi suçlamam inançlarıma zarar verir. Sizi suçlamayarak imanımı tazeliyorum ve olabilecekleri hesaplamayarak zihnimi, zekamı, bedenimi, tüm benliğimi Hakk'a teslim ediyorum. Akla, ruha ve yaşantıya olan saygımdan dolayı, tek bir âna hapsetmiyorum kendimi. "Hem de hapsediyorum." dersem kendimle çeliştiğimi düşünürsünüz. Siz, bencilsiniz. Ben de burdayım diyen ve varlığın iki tarafını yaşantı haline getiren herkes çelişir sizin gözünüzde. Biliyor musunuz? Gayet iyi biliyorsunuz ama, sizleri öteleyen, ayrı tutan, olmayacağınızı söyleyen her türlü inanca ben de varım. Sizin olmadığınız, varlığınızı kanıtlamayan her türlü düşüncenin altına bir imza da ben geçerim. Sizin motivasyonunuzu bozmuyor muyum? Devam edin, gerçeklikle karşılaşmayın diye yalanlarımı ustalaştırmak benim gerçekliğimin dehasına işarettir. Taklitçisiniz. Tamam, ne taklit değildir ki? Her şey tektir. Her şey bir şeydir ve her bir şey tek bir şeyin farklı yönlerini kasteder. Ama sizin oluşunuz ve o bir olan şeyden ayrı oluşunuz, o şeyin varlığının kanıtının ta kendisidir. İbretsiniz kısaca, ve bu kavgada dayak yemeyi haketmiyorsunuz. Bu kavgada taraf olmak ya da arafın içinde olmak bile size göre değil. Sizler yoksunuz baylar bayanlar, ve ben olmayan şeylerle ilgili lakırdı ederek kendi varlığımı sizin yokluğunuz ile kanıtlıyorum. Bu sizin için yeterli.
Oğuz AKINCI
YORUMLAR