Ağır bir baş ağrısı, görmesine engel oluyordu. Sanki kafa tasını bir cisim çevreliyordu ve bu cisim özellikle manyetik dalgalar vererek başında yankılar ve sıkışmalar oluşturuyordu. Bir an durup düşündü. Çoğu uzvu işlevini minimuma çektiyse de -çünkü bu uzuvların hepsi yaşamak için, devam edebilmek için şoka girmişti ve asıl işlev için enerji harcamıyorlardı- burnu olağanüstü bir şekilde koku alıyordu. Akciğerlerini olması gerekenden fazla hissediyordu. Bunu, ciğerindeki yanma ve derin şişip sönme etkisiyle hissediyordu. Etraftan gelen yanık kokusu bu hissiyata onay verircesine ona anın vehametini yansıtıyordu. Her şey yansımaydı değil mi? Bunu unutmuştu şokta olduğu için.
Halbuki sadece uyanmıştı. Her şey olağan haliyle devam ediyordu. Yine oksijen oranı çok düşüktü, yine güneşin büyük bir kısmı sönüktü. Ön insanların büyük çoğunluğu Geçiş esnasında yok olmuş, üst insanların ise hatırı sayılır kısmı tip-2 kodotikler tarafından bilgi değerlendirmesi için kaçırılmışlardı. İşte, her şey normaldi. Renklerden sadece kırmızı, siyah ve gri ağır basıyordu. Diğer renkler de vardı ama havadaki kirlilik ve ters enerji canlı renkleri cansız hale getiriyordu. Bununla birlikte her şey bu haldeydi. Yaşamın devam ettirilmesinin tek olanağı tip-2 kodotiklerin talimatlarına uymaktı. Onlardan gelen verilere uymayanlar, başka yollar arayanlar yok oluyorlardı. Hem de büyük bir acı çekerek...
Bir rüyaydı sanki bu. Çünkü hissiyat ve gerçeklik sıfıra yakındı, hatta eksilere iniyordu. Bazen lego parçaları gibi dağılan insanlar görüyordu. Kendisi parçalanmak istemese de tip-2'lerin parçaladığı insanlar, bir şey hissetmiyorlardı. Öylece yok olup gidiyorlardı. Bu şehrin bu gerçekliği bazı yüreklerde yüksek hissiyat ve bazı zihinlerde yüksek gerçeklik yaratıyordu. Manzara acıydı. Ama zekaydı yaşatan da. Zeka her şeyin üstesinden geliyordu. Çünkü şehrin kodları hala insan zekasının ürünüydü. Şehir harap olsa bile...
Günlük yapılması gerekenler basitti: Baş ağrısıyla uyanmamak için cep solunum cihazlarını çalıştırmak gerekiyordu. Bunları çalıştırmak için de uyumadan önce sosyal puanlama sistemine girip uykunuzdan fedakarlık ederek diğer insanları puanlamanız gerekiyordu. Bu puanlama rakamlarla yapılıyordu ama arka planında çok büyük göstergeler, çok geniş anlamlı hikayeler bırakıyorlardı. Otomatik denetleme sistemiyle bu puanlamaların doğruluğu tespit ediliyor, yanlışlık fark edildiği takdirde yanlış puanlayan kişi legoya hapsedilip tip-2 sisteminin uygun yerlerine parçalanarak kısıtlanıyordu.
Lego olmamak için logosu düzgün çalıştırmak gerekiyordu. Bu sefer akıl kölelik için çalışıyordu.
Puanlamanın amacı çok açıktı. Yıllar önce dünyayı ele geçiren tip-2 kodotikler insanlar için bir kaos planı hazırlamışlardı. Bu planın sonunda çoğu insan yok olacak, yaşayanlar ise birbirinin her şeyini bilir halde olacaktı. Yararlı, yararsız, gerekli, gereksiz her şey ortaya çıkacaktı. Tabii ki bu temizlik yüzyıllar alacaktı.
Baş ağrısıyla uyandığı gün, dışarı çıkması gerekirken, çıkmadı. Bir sığınak buldu. (Devam Edecek)
Oğuz AKINCI
YORUMLAR