Genel olarak bir çok şeyin iyisi ve de kötüsü vardır. Eşyada, yiyecek içecekte, insanda bile kaliteli anlayışı ön plana çıkar. Bunun gibi bir çok değişkenli durum söz konusudur.
Bu durumlar, yukarıda da bahsi geçtiği üzere bir çok konuda mevcut. İnsanın iyisi kötüsü, eşyanın kalitelisi kalitesizi, yiyecek ve içeceklerin de iyisi ya da kötüsü... Bunu çoğaltmak mümkün.
Ülkelerin, milletlerin, devletlerin de iyisi kötüsü vardır. Zalim devlet, çalışkan millet gibi cümleleri duyarız hepimiz. Özelikle milletlerin durumu çok değişken olabilir. Çin’lisi, İngiliz’i, Arap’ı, Fransız’ı derken bir çok millet sayılıp haklarında az çok bilgi verilebilir. Ama hepsinde, ister mevcutta var olsun, ister olmasın; bir gerçek var ki onun adı da kültürdür.
Her milletin, devletin mutlaka bir kültürü vardır. Bu bazen birbirinin zıddı olabildiği gibi bazısı da birbirini destekler niteliktedir. Normal bir durum olduğu için, bu hususta kültür kıyası yapmayacağız. Burada, kültürün de bir kalitesinin olduğundan dem vuracağız.
Her şeyin böyle bir dengede yani iyi - kötü, kaliteli - kalitesiz olduğu bir düzende kültürün de mutlaka kaliteli ve de kalitesizi olacaktır. Çünkü asıl düzen (sünnetullah) böyle. Kültürleri, insanlar üretir. Her insan da aynı seviyede olmadığı için, insanların oluşturduğu toplum ve kültürlerin de mutlaka farkları olacaktır. Bu anlamda bunun kötüsüne “alt”, iyisine “üst” denmektedir. Yani kültürel, ahlaki, sosyal bir çok manada üst seviyede olan insanların kültürüne “üst” bunun zıddına da “alt” kültür deniyor.
Kişi, kendini her açıdan ne oranda yükseltir, belirli bir seviyeye getirirse üst bir kimliğe bürünüp sıradan olmadığı için üst kültüre tabi oluyor. Bu insanların çokluğu ya da belli bir sayıya ulaşması ise o kültürü kurumsal hale getiriyor.
Peki bu üst kültüre geçince ne oluyor? Bazı toplumlar kendi üst kimliklerini çok erken yaşlarda başlayarak koruyorlar. Belli anlayış ve disiplinleri mevcut. Hayatın birçok alanında üstün insan yetiştirerek, kültürlerini sürekli bir sonraki nesile aktarıyorlar. Bunlar aslında nüfusun çok az kısmını oluşturuyorlar. Ama hayatın her alanında var oldukları için toplumu iyiye, olması gerekene yönlendiriyorlar. Samuray sistemi buna bir örnektir. Japonların genel olarak günümüz ve öncesinde üst bir seviyede olmasında asıl etken budur diyebiliriz.
Bu örnekte, toplumda herkesin, bu üst kültüre tam teşekküllü sahip olması gerekmez. İçlerinden bir kısmının yani kalburüstü, seciyesi yüksek, alanında uzman, klas duruş sahibi olması yeterli oluyor. Onlar zaten topluma yön verdiği için mutlaka ki toplumu da olumlu manada değiştirip geliştirebiliyor.
Biz de üst bir kimliği, kültürü, elitliği seçeceğiz. Öyle ki her alanda bu kişi ve kurumların var olması ancak bununla mümkün olacak. Söylemeye, tekrar etmeye, anlatmaya devam edeceğiz. Biliyoruz ki bu memleketteki sorunların çözümü de elitizmden, üst bir kimlikten geçiyor. Çalışkan, ahlaklı, dürüst, alanında uzman olmak bunların temel taşları. Zaten bunlar bir araya gelince gövdeyi oluşturuyorsunuz.
Nuri N. DOKUZOĞLU 28.09.2018 (Proje 99)
YORUMLAR