Nuri N. Dokuzoğlu

Nuri N. Dokuzoğlu


Şeytan Bizden Daha mı Kültürlü?

18 Kasım 2021 - 09:09

Şeytana dair mevcut bilgimizin günlük hayattaki akışa tam olarak uyarlanamaması ve hayatımızı yönlendirmede onun varlığını basite almamız önemli bir sorun değil mi sizce de?
Bunun bir idrak sorunu olduğu kanaatindeyim.

Şeytanın gücü hakkında gerek yazılarımızda, gerek oturup kalktığımız eş - dostla fazlaca mütalaa ettik diyebilirim. Ama yeterli mi? Hayır. Çünkü her an, kendisine verilen izni en iyi şekilde değerlendirmeye çalışan bir düşman ile karşı karşıyayız. Ama şöyle bir düşündüm de şeytanın dünya üzerindeki varlığı, zamansal olarak insan ile aynı. Yani insan dünyada var olduğu süre boyunca şeytan da var oldu. Kaç insan, kaç nesil, kaç kabile, kaç boy, kaç tür, kaç tip, kaç erkek, kaç kadın, kaç çocuk, kaç genç, kaç yaşlı gördü kim bilir? Tabi şeytanın da üreyip çoğaldığına dair rivayetler var. Öyle ise her biri insana vakıf oldu mu bilemem. Öyle ya da böyle iki varlık arasında bir tarihten söz edebiliriz.

Tarih boyunca insanın geçirdiği evreler konusunda birçok bilgi mevcut. Tipler, medeniyetler vs. Acaba bu geçirilen her bir evrede şeytan da benzer değişimlere uğramış mıdır? Uğramışsa gelişimler karşılıklı olarak ilerliyor manası çıkabilir. Uğramamışsa o zaman gerçekten hayretimizin daha da artması gerekiyor. Çünkü böyle bir durumda şeytan, insanın gelişip değiştiği varsayımında her bir tipe vakıf demektir. Böyle bir durumda rakibimizin gücüne tekrardan vurgu yapmadan geçemiyorum. Peki bu güç kendini nasıl gösteriyor?

Bahsettiğimiz varsayımda, insanın geçirdiği her evrede, her tipte şeytan yine insan ile olan mücadelesine devam ediyor. Bu da şeytanın, insanın bildiğimiz ya da bilmediğimiz her dönemine vakıf olduğunu ortaya koyuyor. Şeytana verilmiş olan müddete dair bilgiyi de unutmayalım derim.

Ne yapmaya çalışıyorum? Haşa, şeytan övücülüğü yapmak yoksa korku salmak mı istiyorum? Elbette ikisi de değil. Aksine hayatımızda varlığı bariz olan ama yeterince idrak edilmemiş, farkına varılmamış ya da olması gereken algının altında olan bir düşmanı daha iyi tanımaya çalışıyorum. Yukarıda bahsettiğimiz gibi bizim her bir evremize hakim ise kabul edelim ki sıradan bir insana göre şeytan daha güçlü, bilgili ve de hakim bir konumdadır. Buradan insanın otomatik olarak şeytana karşı mağlup olduğu anlamı çıkmıyor. İnsan, insan olduğu, insanlığını koruyabildiği, nefsine mağlup olmadığı, her an idraki yüksek tutma eğiliminde olduğu sürece bu düşman insanı yenemiyor. Bir de iyi organize olmayı becerdiği ve de sağlam bir birlikteliği oluşturabildiğinde... Her ne kadar şeytan damarlarda gezip, zihni kontrol edebilecek güce sahip olsa da insanın bu gücü kolay kolay (koruyabildiği oranda) yıkılamıyor.

Dünya, “bir karar yeridir.” Şeytanın şeytanlıktaki kararlılığı, insanın insan kalabilmesindeki mücadelesi nispetinde… Düşman, kararının arkasında. Yani bizimle olan mücadelesinde. Nihai anlamda belirleyici olacak olan ise zannederim bizim kararlılığımızda yatıyor. Sonuçta kimseye sihirli bir değnek dokunup onu ihya etmeyecek, kurtuluşa erdirmeyecek. İnsanın var olduğundan bu yana sürdürdüğü serüven, yani mücadele, azim ve farkındalık serüveni devam edecek. Ta ki “karar yerinin” son gününe dek…

Nuri N. DOKUZOĞLU 05.09.2019 (Proje 99)

YORUMLAR

  • 0 Yorum