“Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan uyduruyorlar.“
En’am 116
“Sen ne kadar şiddetle arzu etsen de insanların çoğu inanacak değillerdir.”
Yusuf 103
“Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkarda direttiler.”
İsra 89
“Çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı.” Tekasür 1-2
Yukarıda Allah’ın kelamı, aziz Kur’an’dan birkaç örnek vereyim istedim. Çünkü; umulur ki, o çoğunluk güvenilirliği şüphe götürmeyen kitaba itibar eder.
Çokluk anlayışı, bizi bizden alan, gözümüzü boyamada usta olan, psikolojileri ve algıları rahatça yönlendiren, insanları birbirine düşüren, akılda hayret ve şaşkınlık derecesinde tutulmaya sebep olan, almazlığın en ağır, en aşağılık noktasına sürükleyen, bedevice bir anlayıştır.
Meşhur bir kısa film vardır. Bir sınıfa öğretmen girer ve 2*2’nin 5 olduğunu cebr ile anlatmaya çalışır. Hatta bu cebr silah zoruna varacak kadar şiddetlidir. Haliyle içlerinden korkanlar çıkar ve onlar maalesef çoğunluktadır. Ve o çoğunluk 2*2’nin 5 olduğuna inanmak veya olduğunu söylemek durumunda kalmıştır. İçlerinden bir çocuk çıkar ki o çoğunluğun korku ve endişelerine aldırış etmeden, doğru bildiği sonucu söylemeye çalışır. Doğru bildiği ve doğru olan sonucu, yani 4’ü, ısrarla beyan eder. Bu beyan, işin sonunda canına mal olmuştur. Ama o çoğunluğa ve zorlamaya aldırış etmemiş, doğru bildiğini haykırmıştır, diğer çocukların ısrarla susturmaya çalıştırmalarına rağmen.
Zorlama, zaruret hali de olsa verdiğimiz örnek bahsi geçen ayetleri doğrular niteliktedir. Bu ve bunun gibi durumları yüzlerce kişi beyan etse o gerçek asla değişmeyecek. Ne yani bu kadar kişi yanılıyor mu? Evet. Hemi de nasıl yanılıyor.
Bir yalan düşünelim. Bu dünya gibi. O yalana inanacak ve o yalanı söyleyecek milyonlarca insan bulabilirsiniz. Milyonlarca olması o yalanın yalan olduğu gerçeğini değiştirmeyecek. Aynı milyonlar o yalana inanmayan bir avucun da gözlerini boyayacak. Hatta o kadar ahlaksız bir hal alacak ki durum, bu, bir avuç değil de milyonlar doğruymuş gibi lanse ettirilecek. Ahlak noktasında noksanlığı olan toplumların değişmez kitle psikolojisidir anlattığımız.
O zaman tekasür suresinin ayet mealini tekrar hatırlayalım.
“Çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı.”
Amacımız bu dünyada oyalanmaksa ona yapacak pek bir şey yoktur zaten. Ama nitelikse derdimiz o bir avucun içinde olmak için her şeyini vermeye hazır yine bir avuç mutlaka vardır. Derdim o bir avuçtan olmak. Çünkü nasıl yaşarsan öyle ölür, nasıl ölürsen öyle haşrolursun. O yığınla haşrolunmak... Şöyle bir düşününce ne kadar da riskli değil mi?
Nuri N. DOKUZOĞLU 26.01.2018 (Proje 99)
YORUMLAR