Çok konuşmak kalbi öldürür mü ve de çok konuşan çok mu yalan söyler? Evet ikisi de doğrudur ama bunlara şerh eklenmelidir.
Dinde, ahlakta, İslam ahlakında, tasavvufta, konuşma tarzı ve adabına dair nasihatlere fazlaca rastlarız. Birçoğu birçok kişi için gayet isabetli nasihatlerdir. Ama bunu doğru anlamak gerekiyor. Dinde, ahlakta, tasavvufta ve benzeri birçok ana unsurda kimsenin konuşma özgürlüğüne kastetmek yoktur. Bu kurallar bazen genel ifade edilir ya da çoğunluğa söylenir. Gerekli dersleri, anlamları, anlaması gerekenler zaten anlar. Yani ehli bundan berîdir.
Bu unsurlar, çok konuşmamanın gereğini anlatırken diğer yandan sayfalar ve ciltler dolusu kitaplar yazılıyor. Kur’an ve hadisler başlı başına zaten sayfalar dolusu bilgilerle dolu. Sadece çok konuşma konusunda bile kaç sayfalık kitap yazılabilir ve de üzerinde konuşulabilir. O zaman bu bir çelişki midir? Bunu biraz düşünmek gerek. Yunus’un dili, kanaatimce aydınlatacaktır bizi.
“Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı
Söz ola ağulu aşı bal ile yağ ede bir söz.”
Söz vardır ciltler dolusu fakat her bir kelimesi altın kıymetinde, söz vardır bir cümle fakat bakır hükmünde bile değil. Ahmet Kubilay da tezat gibi görünen bu söz ustalığını kısa bir hikayesinde anlatır bizlere ve der ki: “Derviş Yunus on beş gün hiç konuşmadı. On altıncı günün şafağında Konya çarşısına gidip bir ağacın başına çıktı ve on beş günlük sessizliğini dört kelimeyle bozdu: "Altınlar Takkeli Dağ'ın altında." Kardeşleri onu çok konuştuğu için linç ettiler.”
Nuri N. DOKUZOĞLU 10.08.2019 (Proje 99)
YORUMLAR