Günlük hayatta kullandığımız ifadelerin bizi yansıttığı bilinen bir durumdur. Öyle ki ifade yeteneğimiz, seçtiğimiz kelimeler ve onlara verdiğimiz önem bizim konuşmamızı süsleyen unsurlardır.
Kelimelerin hayatımızın işleyişini doğrudan etkilediği kanaatindeyim. Nitekim ne kadar fazla kelime dağarcığına sahip olursak hayata o kadar hakim ve monotonluktan uzak olunacaktır. Asıl maksat monotonluktan uzak olmak değil elbette. Bu durumun başka durumları da tetikleyeceği bir gerçek.
Günde 200 ile 300 kelime arasında konuşulduğunu düşünelim. Muhtemeldir ki bunlar da artık rutinleşmiş, gelişime muhtaç olmayan kelimelerdir. Tabi yaşanılanlar ve çevre de bu kelimeler üzerine süregeleceği için hayat gayet monoton geçiyor demektir. Ayrıca bu aralıkta konuşan kişinin mevzusu genel olarak iş, ev; ilgisi varsa siyaset, cinsiyeti erkekse futbol ve arabadan öteye gitmeyecektir. Ki buradan da anlaşılacağı üzere bu dağarcıktaki bir kişi ile hayata dair ciddi kararlar almak, zorlu koşullarda beraber yürümek gibi bir düşünceye daha fazla dağarcığa sahip birisi olarak girmezsiniz. Çünkü bunları düşünüp anlamaya ardından uygulamaya geçmeye çapı yetmeyecektir.
İsterseniz kelime sayısını artırarak tahlilde bulunmaya devam edelim. 2000 ile 2500 kelime dağarcığını düşünelim. Tartışmasız bilgi, algı, anlayış ve idrak noktasında yukarıdaki şahsa nazaran çok daha farklı olacaktır. Birinci şahıs o sayıyla yetinirken ikinci şahıs sürekli mevcudun üstüne çıkmayı hedefleyip asla mevcut ile yetinmez. Yine aynı şahsa bir durumu izah ederken kelimeleri daha basite indirgemeye çalışarak izah etme meziyetinde de bulunmazsınız. Bilgi, bazı durumlarda tek başına yeterli olmayabilir. Ciddi bir iş yapacaksanız ya da bir yolda beraber yürüyecekseniz kriterleriniz uyuştuktan ve belirli disiplinlere sahip olduğunu gördükten sonra yine bu şahıs ile yola devam edersiniz. Çünkü "görmüş geçirmiş" nazarıyla bakacağınız için bu tercihinizi destekler nitelikte olacaktır.
Toplum nazarındaki algıyı ele alalım bir de. Bilgi kıymetlidir. Haliyle bilgin de kıymet görür, sözüne itibar edilir, her zaman her konu onunla istişareye açıktır. Bundandır ki topluma yön verme, onları doğru olana yöneltme gibi bir görev de üstlenmiş olur. Bilgin kişinin bilgisi, kendine olan saygısı ve toplumun ona olan saygısı harmanlanınca mevcut çevreyi olumlu yönde geliştirmemesi içten bile değildir.
Daha fazla kelime dağarcığındaki bir kişiyi tahlil etmeye "çapım" yetmeyebilir. İşi ehline verip onun gözünden nasıl göründüğünü ona sormak lazım. Komik duruma düşmeyi hiç istemem doğrusu...
Nuri N. DOKUZOĞLU 29.10.2017 (Proje 99)
YORUMLAR