“Sen ki bu yaşına erdin, ne öğrendin?” diye sorsalar rüyamda “aptallığın tedavisi olmadığını öğrendim.” derim. Ama gerçek dünyada, hele bu coğrafyanın sosyal herhangi bir ortamında bunu ifade etmeye gerek görmem. Çünkü… çünkü aptallığın tedavisi yoktur.
Onun için, bir tehlikeye karşı yapılan ikaz da işe yaramaz, tedbir için el ele verme daveti de. Mutlu ve delikanlı ve adam gibi adam azınlık hariç. Evet, azlar genelde iyidir. “Gerçekler acıdır” klişesi kadar klişe ve en az onun kadar doğru. Bu düzelme çağrısının, başlarımızı hep beraber göğe erdirelim çağrısının işe yaramazlığı bütün dünya için geçerli midir? Hayır. Zinhar hayır.
Norveç, İsveç, İtalya, İngiltere, Fransa, ABD, Japonya, İsviçre ve Hollanda ve Danimarka için bu geçerli değildir. Neden geçerli olsun ki, oralar “eğitilemezlerin oranının yüzde 40’ı bulduğu yerler” sınıfında değil ki.
Biz bildiğimiz yoldan devam. Enseyi karartmayın ey aziz ve özel okurlarım. Gururla dikilin ve yaşamaya devam edin. Beş para etmez tipleri sadece boş vermeyin. Aman, iyi planlayın, onlara en ağır cezalar verilecek. Unutmayın, şaşırmayın, hedeften şaşmayın, sakın ha sakın merhamet göstermeyin. Bu milletin asıl düşmanı görünen açık düşmanları değildir. Onlar, o açık düşmanlar yüksek zeka ve derin stratejilerle imha edilmesi çocuk oyuncağı olan düşmanlar. Açık düşmanlar gerçek düşman değil. Gerçek düşmanlar işte bu altkültür orkları, bu gevşekler. Bu küçük düşünceli, basit ama muhatap olduğu "gerçek"i de kendinden daha basit sanan gevşeklerdir. Onları unutmayacağız, onları affetmeyeceğiz. Onların peşini de bırakmayacağız. Asıl işimiz ve meselemiz bu değil elbette. Ancak hobi olarak intikam lezzetiyle kuşanacağız. İntikam, acemilerin yeni yollar öğrendikleri bir savaş oyunudur. Ona her zaman vakit ve fırsat vardır. Bizim hobimiz bile onların asıl işlerinden daha sağlam ve daha gerçektir. Bunu bilseler, korkudan titrerlerdi. (Formül şu, muhalfarz korkmayı bilecek kadar akılları olsa idi bile titrerken titrerken kesin akıbetlerini yine de unuturlardı. "Unutulduk" sanarlar, güle oynaya alçak hayatlarını sürerken, acı kader kapılarını çaldığında... Vakit var, biz unutmuş görüneceğiz, ta ki acıları çok daha büyük olsun. Tarihe, vicdana ve ahlaka yaptıkları ihaneti çok derinden hissedebilsinler diye kayıtsız görüneceğiz. Her işin bir vakti merhunu var. Nokta.)
Dünyayı gevşek gevşek işleri gibi gördükleri için kaderin acı yumruğunu yediklerinde umulur ki “yahu bunlar gerçekten gerçek adamlarmış” derler. (Not: Diyecek olan onlar değil, bu maceralara şahit olanlar.) Bunu bu ork takımına herhangi bir şey ispatlamak için yapmayacağız. Bunu kendimize saygımızdan, inandığımız değerlerin katılığı, ciddiliği ve gerçekliğine olan inancımızdan yapacağız.
Adam öldürmeyen peygamber mi olur. Sımsıkı çalışın. Vesselam.
Efruğ Kimki YANARDAĞ
YORUMLAR