Sıradan bir gün… Rutin işlerin kaosa dönüştüğü bir gün. Günlük işlerin derinliksizliğinden muzdarip olunan çorak günlerden bir gün. Ne yapsam da işlerin karmaşasında kardelen gibi açsam dediğiniz bir gün. O halde, soğuk ve karlı kış gününde bile topraktan az da olsa sürekli verim alabilen kardelen çiçeği gibi her gün yeni bir şey öğrenmek şarttır. Öğrenilen her bilgi kırıntısının hacmi küçük ama kütlesi yoğun küçük adımlardır. Bilgi kırıntıları, kelebek etkisi gibi zamanla çığa dönüşür ve kaosta çiçek açar. Ertelenen her küçük adım ve zamanın boşluğa itildiği her an, yanlış zeminde kabuğunu çatlatan tohumların hasta olarak filizlenmesine yol açar. Zamanla filizlenen tohumlar da, havanın kokusuna düçar olur ve kaosa zemin hazırlayan çığa dönüşür.
Günlerden “punchline”… Punchline, herhangi bir diyaloğun, hikâyenin, fıkranın en vurucu ve bitirici cümlesidir. Herhangi bir kaliteli fıkraya ya da mizaha güleriz. Ama bazen fıkrasına gülemediğimiz adamlar vardır. Neden? Çünkü fıkrayı anlatan adam, fıkranın can alıcı noktasını ıskalamıştır. “Acaba nerede gülecektik?” arayışında olan dinleyiciler, fıkranın odak noktasını diplere saklayan adamın suratına bakakalırlar, sonra birbirlerine bakarlar. İşte o an, akış kesilir ve zaman durur. Tebrikler fıkrasına gülünemeyen adam, fıkranın “punchline” cümlesini ıskalatarak zamanı durdurmak da bir başarı.
Herhangi bir işin işleyişini takip ederken de işi verimli hale getirecek vurucu noktalar vardır. İşin akışına ufak bir dokunuşla büyük etki oluşturacak durumları fark edememek, fıkrasına gülünemeyen adamla açıklanabilir. İş takibinde performansın pozitif ya da negatif olması, yapılması gerektiği anda ufak bir dokunuşa bağlıdır. Kelebek etkisi oluşturacak ufak bir dokunuş, yapılması gerektiği anda ıskalanırsa o işten verim alınamaz. İşler, sadece verimsizlikle kalmayıp sarpa sararak başladığı yere geri döner.
Cesur HEPAKA
YORUMLAR