Arıların bir hikâyesi var. Kolonideki tüm arılar bal üretmek için senkronize olurlar. Kraliçe arı, erkek arılar ve işçi arılar koloninin desteği olmadan hayatta kalamazlar. Karıncalar da böyle. Eşeğin de bir hikâyesi var. Aslında eşeğin gerçekte bir hikâyesi yok. Hayatta mutluluğu arayanlar gibi. Eşekle aynı kategoride yer almayı kim ister ki? Mutluluk peşini bırakmıyorsa o zaman Mesnevî’yi “dinle”: “Can boğazı düşünceden uzaklaşınca onun rızkı o zaman yüceliğe ait olur. Bunun şartı mizacı değiştirmektir. Zira kötülerin ölümü kötü mizaçtandır. İnsanın mizacı toprak yiyici olursa rengi sararır, kötüleşir, hasta ve düşkün olur. O, çirkin mizacını değiştirirse zulmetini nura tahvil etmiş olur.”.*
Eşek de yer, içer, anırması tavan yaptığında biyolojik ihtiyacını giderir. Ha bi’ de işletim sistemi gereği hamallık yapmaya mecburdur. Maymun ve domuz da böyle. Fakat insanın işletim sistemi eşek, maymun ve domuzdaki gibi değil. Her insan bir hikâyenin inşaında ya başrol ya yardımcı oyuncu ya da figüran olmalıydı. Bir filmdeki karakterler gibi. Sen bunlardan hangisisin? Ya da hangisini tercih edersin? Peki, bu bir tercih meselesi mi?
Ortak bir kurgu inşa eden her elçide olduğu gibi her insanın bir hikâyesinin olması ya da bir hikâyede rol alması zorunluluktu. Göçebe kavimleri bir çatı altında toplayıp Moğol İmparatorluğu’nu inşa eden Cengiz Han’ın, temeli Marksizim üzerine kurulmuş Leninizm’in ve Sovyetler Birliği’nin kurucusu Vladimir Lenin’in, Nazi Almanyası’nı ekibiyle kurgulayan Adolf Hitler’in ortak bir hikâyesi vardı. SpaceX’in kurucusu Elon Musk’ın da bir hikâyesi var ve yazmaya devam ediyor. Bunlar gibi tarihe damgasını vuran birçok hikâye var. Hikâyenin içeriğinde yanlışlar olabilir. Odaklanılması gereken bu değil. Mesele bir hikâye oluşturabilmekti. Senin bir hikâyen var mı? Olmalı. Bu bir tercih meselesi değil.
Nedir bu kurgu denen şey? Sadece bir düşence mi yoksa pratiğe geçirildiğinde var olan bir mekanizma mı? Okuma-yazma ve uzay-zamanda olduğu gibi düşünce ve pratiğin de arasında korelasyon var. Düşünce, pratiğe geçirildiğinde bilinmeyenler bilinmeye; görünmeyenler görünmeye başlar. Düşünce-pratik ekseninde dönen her şey işe yarıyorsa bu mekanizmanın çalıştığının göstergesidir. Peki, bu mekanizma tek başına mı çalışıyor? Hayır. Her bir organ vücutta nasıl varlık gösterip birlikte hareket ediyorsa ortak inşa edilen mekanizma da bir vücut gibi hareket eder. Mekanizmanın neresinde bir arıza varsa mekanizma onu otomatik ortaya çıkarır. Tıpkı arı ya da karınca kolonisinde olduğu gibi.
Cesur HEPAKA
Kaynak:
*Mesnevî, III. Cilt - Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
YORUMLAR