“Her dem yeniden doğarız
Bizden kim usanası.”
Yunus Emre
Bizden kim usanası.”
Yunus Emre
Arabesk kültürün yıllar öncesinde dinleyeni anlamsız ve boş bir dert havuzunda dibi boylatıp beyin üzeri çakılmasına sebep olan “Heves mi sandın!” isimli parçayı inceliyorum. Bir garip kültürün, olumlu / pozitif altyapıya sahip “heves” kelimesini beyin üzerine çakılma suretiyle zıddın en zıddına çevirmesine, dışı seni içi tüm alemi yakma potansiyeline getirmesindeki arka plana kapı aralayalım.
“Heves” kelimesi TDK sözlüğünde iki anlam ile karşımıza çıkıyor. Biri istek, eğilim, şevk anlamında iken diğeri gelip geçici istek olarak tanımlanmış. Aslında ana yapı isteğe göre kurgulu. Bu isteme de ikiye ayırılıyor: etken/iradeli istek, edilgen/iradesiz istek. İradeli istek (heves) ile iradesiz istek (heves) arasındaki ayırımın belirleyicisi olan irade çatıyı ayakta tutan sabit sütundur. Burada çatı ile sütun arasında birbirini çeken ve bu çekişle de çatı unsurunu oluşturan ve bir manada kendine bir merkez seçip gerekli fikri ve duygu birikimini oluşturarak aslında bir çeşit iman ile salih amelin birbirine bağlanması tasvir edilmektedir. Salih amel sütunu oluşturur çatı ise imandır. Burada salih amel etken bir heves ile mümkünken iman ise edilgen bir hevesi içinde barındırır. Etken heves kişiyi bağlar ve kişinin kendini gerçekleştirebilmesi ile paraleldir. Sütun, gücünü ve dayanıklılığını merkezden alır. Merkez de yüksek farkındalığa meyillidir. Çünkü yaratılan düzlem ne kadar alçak kodlarla bezenmişse de her yaşayanın içinde bir sona meyil olduğu gibi burada da merkez yüksek farkındalığa meyilli olarak yaratılmıştır. Bir çeşit yin yang felsefesi gibidir. Dün-bugün-yarın düzleminde yorumlanan :”Her nefis ölümü tadacaktır.” ayeti “Her nefis ölümü tadıcıdır.” şeklindedir. Ölüme ve yaşama meyilli olmak yaratılmışların şiarıdır. Merkez-sütun-çatı birbirine etken irade ile bağlıdır.
Hevesiniz ne kadar iradeye sabit ise o kadar özgürsünüz demektir. Buradan şunu çıkarabiliriz: Özgür olmayan yönlendirilmeye, manipüle edilmeye açıktır. Evet, “İncinmişsin.” diyecekler. Merkez ile bağı olmayanın duyacağı sözlerdendir kendisi.
Yönlendirilmeyecek irade sahiplerine işini hakkıyla yapan, göz ucundan dahi yalanı sakınan, sistem bilincine sahip ve yüksek farkındalıkla yaşayanlar örnek gösterilebilir. Çürük çarık domatesi tezgah arkasından satan bir manav, arabanın ön düzenini bir ay sonra bozulacak şekilde tamir eden bir kalfa, çatısı akan binayı tasarlayan bir mimar ve onu yapan bir çatı ustası incinen taraf olmaya hak kazanmıştır. Anlık heves terennümlerini yaşayıp ve büyük olasılıkla kursakta kalması ile sonuçlanacak her iş sahici bir pintilik, gereksiz bir çakallık barındırır. Yaşanan an gayret ile heveslendirilebilir ve merkez-sütun-çatı bağı güçlendirilebilir.
Mutlak geçip gidecek anın üzerinde dura dura ilerlerken esip geçen tüm yolları tekrar düşünmeden bu mazhar anı yaşamak; vaktin göz bebeğinin önündeki pintilik gediklerini tek tek doldurarak tozlu kaderini yeniden/ başından/ dibinden değiştirip her anın silinme/yok olma arzusundan kendini uzaklaştırma gayretini göstermek... Evet! Ha Gayret!
Merkezini yüksek farkındalığa ayarlayıp özverili çalışma direnci ile hevesler kursakta kalmayacak ve nice işler yolunda gidecektir. Yüksek farkındalık, sağlam irade ve çalışkanlığınız sayesinde gayretiniz incinmesin.
Alper A. İLERİGEL 25.02.2021 (Proje 99)
YORUMLAR