“Denir ki uçmak bir sanatmış ya da daha çok marifet. Aslında bütün marifet kendini yere doğru fırlatıp yeri ıskalamakta yatıyor.”
Douglas Adams-Otostopçunun Galaksi Rehberi
Douglas Adams-Otostopçunun Galaksi Rehberi
PayPal, SpaceX, SolarCity, Tesla (Motors), Hyperloop, Neuralink, Starlink ve OpenAI... Bu saydığımız şirketler yaklaşık son çeyrek asırda kurulmuş olup, an ve gelecek tandeminde birer gündem belirleyici rol sahibi olarak görünmektedir. PayPal haricindeki bu şirketler, aynı merkez ideal üzerinde rol almaları ve kurumlar üzerinden birbirinin ihtiyacını giderici şekilde entegre edilmeleri ile son zamanlarda dikkatleri üzerine çeken bir sistem ortaya koymuştur. Şirketlerin kuruluş amaçlarını ortak bir payda etrafında özetleyecek olursak; arzda, gökte ve bu ikisi arasında sürdürülebilir enerji ile yaşanan/yaşanacak olan yerleri olduğundan daha makulünü belirli veya belirsiz bir süreç içerisinde oluşturmak ve gerekli ulaşım kaynaklarını bu makul duruma entegre etmek…
Bu girizgahın ardından yazımda yukarıda bahsedilen şirketlerin kuruluş sürecinde ve geliştirilmesinde; yeri geldiğinde baş tasarımcı, yeri geldiğinde ürün tanıtıcısı, yeri geldiğinde bir yönetici olan ve halen gününün belirli saatlerini şirketlerine ayırmış Elon Reeve Musk’ın şirket başarılarını veya sansasyonel yaşamının magazinsel durumlarını konu edinmeyeceğim. Son dönemlerde şirketlerinin başarıları üzerinden dikkatleri kendisine çeken Elon R. Musk’a başka bir yönden dikkatleri çekmek için bu yazı yazılmıştır.
Şirketlerin kuruluş süreçlerinde Elon Musk'ın herhangi bir nazar aurasına neden takılmadığını -cevabını bile bile- sorgularken bu satırları yazdım. Fikir, feda ve adım üçgeninde hayata geçirilmiş şirketlerin birbirlerine bağımlı bir ortak noktası var. Bu ortak noktanın içerisinde Elon Musk, bir kavle göre modern çağın Teknolojik Tekillik (Technological Singularity) olasılığı içerisinde kendine has bir role bürünmüş, vizyon sahibi ve bu vizyonu kendi sabiti/merkezi seçmiş bir arayüz tasarımcısı. Kulağa gerçekten garip gelecektir. Arayüz tasarımcısı…
Eski bir okul arkadaşının deyimiyle milyarder olacağına dair hiçbir işaret göstermeyen Musk'ı, çocukluk yıllarında okulda yaşadığı sıkıntılar, ebeveyninin boşanması, ülkedeki ırk ayrımcılığı vs gibi sebepler, içine kapanık birisi haline getirmiştir. Gerçek dünyada yaşadığı sıkıntılara karşı kendine yol gösteren bir tavşanı takip etmiş ve kitap okumaya çocuk yaşlarda başlamış. Öyle ki yaşadığı dünyada var olan problemlerden kaçtığı ve kendini bulduğu dünyasına kitaplar içerisindeki âlemde kavuşmuş ve bu alem onu halen bırakmamıştır. Çocukluğundan sonra bilinçli ve özgüvenli okumaya geçecek olan Musk, bu okumaları sayesinde ise karakterini şekillendirmeye başlamış.
“Kitaplar, sonra ailem.”
Musk denilince akla gelmesi gereken ilk kelime, kitaptır. Kitaplarla çok sıkı bir bağa sahip olan Musk, kendisini yetiştirenin kim olduğunu sorduklarında “Kitaplar, sonra ailem.” cevabını veriyor. 2017 yılında Rolling Stone dergisinin kapak hikâyesi için yapılan bir röportajında da, “Kitaplar tarafından büyütülmüş.” olduğunu söylemiştir. Günde 10 saatten fazla kitap okuyan birisinin söyleyeceği ilk cümlelerden bir tanesi... Öyle ki bu alışkanlığının belirtilerini 9 yaşında Britannica Ansiklopedisi’nin tamamını okuduğunda göstermiş.
Musk, çocukluk yıllarında kendini dış dünyadan bir nebze de olsa soyutlamayı başarabilmişti. Öyle ki o yaşlarda evin yakınındaki kütüphanedeki kitapların tamamını okuması, roketler üzerinde çalışması Musk’ın ufkunun ne denli geniş olduğunun göstergesi. Soyutlamanın ilk anlamını çevresi ve yaşamı için kullanan Musk bu sayede fikir, feda ve adım üçgenine çocuk yaşlarında atılmış ve 12 yaşında kendine ait bir video oyunu tasarlamıştı. Sonrasında oyunun açık kod lisansını satarak da 500 dolarlık bir gelir elde etmişti. Tabii, paranın para olduğu zamanlar.
Musk için bazı eski sınıf arkadaşları okullarında çok zeki sayılabilecek dört ya da beş çocuğun olduğunu ama Musk’ın bunlar arasında yer almadığını bir röportajda söylemişler. Öyle ki Musk’tan beklenmedik bir liderliğin çıkışına şaşıran eski sınıf arkadaşları okulda asla lider konumda değildi diyerek şaşkınlıklarını gizlememişler. “Analar, ne liderler doğuruyorlar!” dememişlerdir herhalde.
Musk’ın aile ve çevre etkisiyle oluşturduğu bu kaderi ile Kanada’ya, annesinin yanına taşınması arasındaki bağın bir kader kırma hareketi olduğunu okuduğum makalelerden çıkarıyorum. Aslında kader kırılması için fikir, feda ve adım üzerinden baktığımızda Musk, kaderini Kanada’ya gitmek istediği anda yani o fikri benimsediği anda kırıyor. Ardından evinden ayrılarak fedasını gerçekleştiren Musk ilk adımını atıyor. Bu da onu cesaretlendirerek kayda değer bir özveri göstermesine yetiyor.
Elon’un, Kanada’ya gitmesi hakkında Güney Afrika ordusunda zorunlu askerlik yapmaktan kaçma yorumları yapılsa da yaptığı açıklamada asıl nedenin Güney Afrika’da yapılan ırkçı saldırılar olduğunu söylüyor. O zamanlarda yani 1988 yılında ülkenin %10’unu beyazların oluşturduğu ve ülkenin %80’inde de söz sahibi olduğu kaynaklarda mevcut. Özellikle ırkçı politikalar konusunda alınmış kararlar da bu durumu destekler nitelikte.
1989 yılında Kanada’ya taşınan Elon aynı yıl Kanada vatandaşlığını aldı. Sonrasında Pensilvanya Üniversitesi’nde işletme ve fizik okumak için Kanada’dan 1992 yılında ayrıldı. Burada ekonomi ve fizik alanında lisans derecesi aldıktan sonra Kaliforniya’daki Stanford üniversitesinde doktoraya başladı. Elon, bu doktora macerasını 2 gün sürdürüyor ve kendisini Silikon Vadisi'nde buluyor. Aslında daha sonraları yaptığı şu açıklamada öncelik tarzının nüvesini ortaya koyuyor: “A almanın bir anlamı yoksa bir A almaya çalışmak yerine video oyunları oynamayı, yazılım yazmayı ve kitap okumayı tercih ederim.”
Dikkatinizi ve zamanınızı ayırmak zorunda kalacağınız birçok şeye sahip olsanız ve ilerlemek, kendinizi gerçekleştirmek isteseniz bu durumda yapılması gereken şey kendinize bir önem sırası belirlemek yani ehem-mühim ayırımı yapabilmektir. Bu ayırımı yapabilene mümin diyoruz. Bu ayırımı yapabilmek için yeter ama eksik olan ön şart yaşanılan çevrenin akıl yapısından soyutlanmak, sonrasında göz nuru ahalinin nazarında kaderi kırmak ve son olarak kırılan kadere, doğru okuyarak birkaç kanat ekleyip bir sabit belirlemek… Bunu bilinçli yapamayanlar belli bir seviyeye geldikten sonra statikleşir fakat bilinçli yapanlar ise büyük aile olur, dinamikleşir. Sonuç olarak, gerçekten ihtiyacınız yoksa neden bir A almayı kafanıza takasınız ki?
Kısmi biyografiden sonra Elon’un geri kalan biyografisini metnin yazılış amacının dışına çıkmamak için buraya almıyorum. “The rest, as they say, is history.” diyelim ve geçelim.
Çift Kanatlılık
Üniversite yıllarında insanlığın geleceğini en çok etkileyecek olan alanların internet, sürdürülebilir enerji ve uzay keşifleri olarak belirleyen Elon, bu alanlara olan ilgisini artırmış ve çeşitli okumalar yapmış. Fizik ve ekonomi alanında derecesi olsa da benim alanıma girmeyen hayatıma da giremez dememiş ve kendini bu alanlarda yetkin hale getirmeyi başarmıştı. Elon, aslında burada çift kanatlı olmanın büyük bir avantaj olduğunu göstermiş. Bir röportajında da alanından ayrı okumalar yapmanın farklı bakış açılarını kazandıracağını söylüyor. Evet, tek kanat uçurmaz.
Çift kanatlı olmayı kendisine görev edinen Elon Musk’ın şirketlerinde özellikle alanı olmadığı konularda bile mühendislerle tartışabilecek bir seviyeye kendini getirmesi ve daha çok söz sahibi olması, çift kanatlılığın ne derece öneme sahip olduğunu göstermektedir. Sadece okumak yetmez tabii ki. Okurken düşünmek ve düşünceyi icraate dökmek kritik öneme sahiptir. Elon Musk da okuduklarını, oluşan ya da oluşabilecek durumları önem sırasına göre programlıyor/projelendiriyor ve sonrasında icraatlerini ortaya koyuyor. Bu da haliyle başarıyı getiriyor.
Elon Musk haftalık uzun ve tempolu çalışmalarına rağmen zamanını oldukça iyi kullanmaya çalışmaktadır. Günlük 6 saatlik uykunun kendisi için ihtiyaç karşılayıcı olduğunu söylüyor. Fakat bu tempolu çalışmaları yaparken kendisinin sadece bu kadarını yapabileceğinin de farkında birisi. Bundan dolayı düzenli olarak yetki devri yapmakta ustalaştığından bahsediliyor. Burada da Elon Musk’ın ehem-mühim ayırımı, zaman tanzimi ve işi ehline verme konusundaki tecrübelerinden faydalanılabilir. Öyle ki bir konuda daha iyi olan birçok yetenekli insan arasında iş bölümü yapılarak hem önem sırası korunur hem zaman gereksiz yere harcanmaz hem de daha iyilerine şans verilmiş olur. Bu üç durumun nice getirileri vardır ki götürüleri ters yüz edilip zekat olarak verilseydi “tam bir mağlubiyetten korkarken, dört defa çeyrek mağlubiyete kanılmazdı.”
“Neyi bilmediğiniz hakkında hiçbir fikriniz yok.”
Musk, diğer birçok başarılı kişi gibi, ömür boyu öğrenen bir kişidir. Küçük yaşlardan itibaren okumayı ve öğrenmeyi bir alışkanlık haline getirmiş. Birçok başarılı insanın biyografi ve otobiyografilerini okumanın ilham vereceğini söyleyen Musk, kendini etkileyen kişiler arasında Einstein’ın olduğunu söylüyor. Einstein’ın "Önemli olan sorgulamayı bırakmamak." ve "Hiç hata yapmamış olan hiçbir zaman yeni bir şey denememiştir." gibi en ünlü sözlerini şirketleri için vizyon olarak belirlemiş.
Çocukluğunda günde 10 saatten fazla bilim kurgu romanı okuyan Musk Isaac Asimov’dan da etkilendiğini belirtiyor. “Bilim kurgu yazarı Isaac Asimov'un eserlerinden aldığım ders, uygarlığı uzatacak, karanlık bir çağın olasılığını en aza indirecek ve varsa karanlık bir çağın uzunluğunu azaltacak bir dizi eylemde bulunmaya çalışmanız gerektiğidir.” Open AI şirketini muhtemelen bu sözün tesirlerinden bir tesir ile kurmuş diyebilirim. Gelecekte olabilecek bir teknolojik tekillikte (Ray Kurzweil’ e göre en yakın 2040 yılı) üretilen süper yapay zekanın bir süper makine ile entegre çalışmasıyla insan zekasını geçebilecek güce sahip olmasının olumsuz yönlerine karşı bir önlem mahiyetinde kurulmuş. (Öngörülü adam.)
ABD’nin Georgia eyaletindeki Emory Nöropoloji Merkezi’nde müdür olan Gregory Berns, 2013 yılında yaptığı bir çalışmada, dokuz günlük bir süre boyunca aynı romandan 30 sayfa okuyacak deneklerin beyin bilgisayar arayüzü tasarımında sıklıkla başvurulan fMRI taramalarını kullanan bir nörobilimci ekibine liderlik etmiş. Bu çalışma ile okumanın kendisinin hem kısa vadede hem de uzun vadede beyin bağlantısını artırdığına dair sonuca ulaşılmış. Bununla alakalı şu açıklama yapılmış: “Bir şeyi yapmakla ilgili herhangi bir şey okursanız, sanal olarak o aktiviteye taşınırsınız ve bunu yaparken de aynı deneyimi sürdürürsünüz.” Bu sonuca göre Musk da kitaplar konusunda hem yazarın dünyasında hem de kendi dünyasında bu deneyimi yaşamıştır diyebiliriz. Astronotları aya gönderen ilk ticari roket fırlatmasını başarıyla tamamlayan Musk’ın, roketler ve roketler ile ilgili aerodinamik hakkındaki bilgileri kitaplardan okuyarak öğrenmesi de bu durumu destekleyici niteliktedir. Kendi alanı olsun ya da olmasın okuduğu kitapların dünyasına giren Musk bu dünyayı gerçekte de oluşturmak için adımlar atmıştır.
Roketlerin fırlatıldıktan sonra doğrudan dünya üzerine sapasağlam iniş hayalini gerçeğe dönüştürmesindeki inanç ile aslında ilk bölümde gözden kaybolan bir şeyin prestij bölümünde ise tekrar sapsağlam görülmesindeki inanç duygusu aynı kalıptadır. Bu inanç ise kişiyi heveslendirir ve işini bereketlendirir. Okumak ise fikir verir ve inancı artırır, heveslendirir. Fedakarlık da inanca ortak olur sonunda adım attırır.
Alper A. İLERİGEL 15.01.2021 (Proje 99)
YORUMLAR