Alper A. İlerigel

Alper A. İlerigel


Bkz: Afazi

18 Kasım 2021 - 03:52

Günlük yaşamda tanımlanamayan eşyalardan, isim koymakta güçlük çekilen durumlardan ve gerçek ile yalan arasında havsalaların dumurlara bakıp çıktığı araflardan nasıl kurtulabiliriz? Yaratılan her şeyin bir sebebi varken neden bazı durumlara isim koymakta güçlük çekeriz? En önemlisi bu gibi soruların, ceviz şeklindeki, hatta bazılarında kullanımına göre ceviz büyüklüğündeki beyinde bulunmamasının nedeni nedir?

Üç gram akıl üzerinde yaşanılan hayatın kılcal damarlarındaki tanımlanamayan cisimlere Amerigalılar “UFO” diyor. Yani “Unidentified Flying Object”. Yani “Tanımlanamayan Uçan Cisim/ Daire”... Şimdi biz bu terimi motamot olarak “Tanımlanamayan Uçan Daire” diyerek çıkarıp masaya koyamayız. Çünkü kendi dil yapısı içinde bir anlam örgüsü olan bir cismi, farklı şekillerde gördüğümüzde tanımlayabilecek miyiz, bilmiyoruz. Tanım yapabilecek bilgi, birikim, tecrübenin nakıslığında ve özellikle de isim koymanın yenidoğanın kulaklarında yaratıldığı coğrafyanın bu nakıslık karşısında farklı bir bakışı olabilir mi?

Demek ki bizim tanımlayacak, adını koyacak, tüyü bitmemiş betimlemeler yapacak daha çok yolumuz var. En azından yolumuz var. Bahşedilen coğrafya diliminde afazi yaşamlar mevcutken ne süslenip püslendirilen bu rayın sonunu düşünebilir ne de bu sonu düşünülemeyen raydan çıkabiliriz. Yıllar öncesinde dillerde zincirleşen “Sonunu düşünen kahraman olamaz.” sözünün tesiri, vatan üzerinde tek tek satılan çakıl taşlarını tek tek toplayacak kahramanlara yöneltilmiş ise de sonunu düşünmeden hareket etme noktası bir kült haline gelmiştir. Öyle ki imtihanın parçaları birleştirilmek istense, bu yüzden eksikler çıkacak ve puzzle tamamlanmayacaktır.

Puzzle'ın tamamlanması için ilk önce dil yapısına özellikle de dilin kullanım biçimine bakmamız gerekecektir. Burada karşımıza çıkan beyin ve dil arasındaki etkileşimi azaltan afazi kavramına odaklanalım. Tıp literatüründe afazi kavramına, "Beynin dil ve konuşmadan sorumlu bölgelerinin tümünde ya da bir kısmında görülen fiziksel hasar veya felç sonucu ortaya çıkan dil ve konuşma bozukluğu." deniyor. Hastaların; konuşmada, anlamada, adlandırmada, okuma ve yazmada yaşadıkları güçlükler afazinin belirtileri arasında sayılıyor. Bu hastalık için çeşitli rehabilite aşamaları mevcuttur.

Tıptaki afazi kavramını sosyolojiye uyarlayan Alev Alatlı bu kavramı, hiçbir insanın aynı anda travma yaşamadığı bir toplumda, kullanılan ortak dilin boşaltılması üzerine kurgulamıştır. Bir kelimenin, kavramın, anlamından çeşitli sebepler doğrultusunda farklılaşması ve toplum nezdinde bu kelimenin içeriğinin boş olması durumu. Bu konuda çeşitli örnekler verilebilir. Mesela kaldırımın olduğu yerde yolun ortasında gidenler için yol kavramı mevcut değildir. Hele ki arkasından kornaya basarsanız ters ters bakacaklardır. Çocuğuna merhamet abidesi olan annenin çocuğunu yoldan tarafta yürütmesinde de toplumsal afaziyi görebiliriz. Burada annede merhamet, yol ve kaldırım konusunda boşluk vardır. Örnekler bu konuda çoğaltılabilir. Özellikle bu coğrafyanın evladıysanız ve karantina altında olsanız bile dünya gözüyle görebileceğiniz bir hastalıktır.

Peki tıptaki afazinin tedavisi varsa toplumsal afazinin tedavisi de var mıdır? Elbette vardır. Bunun için öncelikle yaptığınız her ne işse ilk önce bi’ durun. Ters giden bir durumla karşı karşıya kaldığınızda kullanımına göre etkisini gösteren bu uygulama ile nice sermayeler kurtarılacaktır. Yapılan işin hazırlık aşaması, gelişim süreci ve geri dönütünde karşılaşılacak ters durumlarda bi’ durmanız ile nice baharlar gelecektir.

Son olarak;
“Her şeyin, bir şeyi vardır.”
Anasözü

Alper A. İLERİGEL 25.05.2020 (Proje 99)

YORUMLAR

  • 0 Yorum