Etrafımızda olup biten ne varsa bize bir şeyler anlatmaya çalışır. Ehli olan okur ve işi rast gider. İşi akmayanın, işi rast gitmeyenin, her işin sonunda ayranı dökülenin göz ardı ettiği şey, sonucu hüsranla buluşturan eşyayı okumama halidir. Bir işle uğraşırken içinizde “Ulan, tuhaf bir durum var!” hissi beliriyorsa gerçekten tuhaf bir durum vardır. Taşlar, yerini yadırgamıştır.
Herhangi bir gıda şirketinin reklamında kullandığı yazı tipi, şirketin talebini ulaştırmayı barındırmakla beraber arka planda size başka şeyler de anlatır. Fontların dili vardır. Aynen renklerde olduğu gibi. Bir gıda reklamında el değmemiş, helal kesim, yüzde yüz dana eti gibi cümleler gördüğünüzde normal bir toplumda akla ilk gelene güvenip afiyetle yiyip içebilirsiniz. Fakat normal olmayan bir toplumda bu reklamlara maruz kalıyorsanız akla ilk gelenlere özel muamele yapmalısınız. Mesela helal kesim propagandası altında satılan ürünlere bakıldığında bu ürünlerin sadece kesiminin helal olduğunu ve fakat sürecin helal propagandasından ayrı olarak ilerlediğini görebilmelisiniz. Yazı tipinde dini motiflerin kullanılması o ürünün helal olduğunu göstermez.
Aynı durum meyveli süt diye satılan ürünlerde de geçerli. Bu ürünlerden çilekli süt diye satılan ürünün içeriğinde çilek oranı %0,01 yani binde bir. Çilekten daha çok aroma verici kullanılan ürünler gayet apaçık bir şekilde meyveli süt diye satılabiliyor. Hayır, tabii ki de bu bir meyveli süt değildir.
Hassasiyeti olmayan, sınırı olmayan, töresi olmayan birinin, yaşadığı düzlemde gerçeği algılaması beklenemez. Evet, bu birileri koca bir ahaliyi oluşturmaktadır. El değmeden üretildiği söylenen meyveli sütlerin, meyve sularının, ekmeklerin; helal kesim diye satılan etlerin gerçek olup olmadığıyla ilgilenmezler. Görüntülere, inandırılması gerekenlere inanıp “Ulan, tuhaf bir durum var!” diyemezler. Çünkü, ahali ağzının tadını bilmez, taşlar hep yerlerini yadırgar.
Alper A. İLERİGEL
YORUMLAR