Sükunet bu alemin neresinde olabilir? Şimdilik, bildiğimiz kadarıyla... milyarlarca galaksi var. Galaksiler kendi eksenlerinde dönüyor ve tayin edilmiş yönlerinde hareket ediyorlar. Galaksilerin içindeki yıldızlar aynı çift hareketi yapıyor. Yıldızların etrafında gezegenler, onlar da dönüyor, ilerliyor. Gezegenleri oluşturan nesneler temelde atomlardan oluşuyor. Atomlar hareket halinde, onları oluşturan parçacıklar da. Daha aşağısı da. Acaba bir tek "sicim" mi hareket etmiyor? Hareketin kaynağı o mu? Sabit merkezimiz orası mı? Artık her neresiyse. Belki de o sabit merkezden fışkıran bir sürü başka evrenler de var. Sicimin yansıması atom parçacıklarının kimisinin zamanı ters akıyor, kimisi aynı anda iki yerde birden olabiliyor. Bu, pekâlâ birbirinden çok farklı fizik kanunlarına tâbi paralel evrenlerin varlığına ispat olabilir. Günlük işlerimizde sarsılmaz, değişmez görünen fizik kuralları her bir yansıma-evren'de, paralel alemde pekâlâ bambaşka tezahür ediyor olabilir. Kiminde zaman ters akıyor, sonuç, sebepten önce geliyor; kiminde bilinç sahibi varlıklar evlenmiyor, kendilerini farklı bölünme yöntemleriyle klonluyor olabilirler. Hepsi aynı Rabbe iman ettikten sonra bu hiç de sorun olmayabilir.
Biz sadece bedenimizin ait göründüğü alçak kodlar memleketinde (Dûn-ya) cari kurallarla bağlıyız. Ya ruhumuz? Ruh için "O emirdendir" hakikati var. Emir, bir kök-evren olabilir mi? Ruh bölünmez, onun için zaman geçmez, yorulmaz, Hakk'ın bekasından ibka edilmiştir, derler. Gün gün yaşlanan, fenâ halde zaman ve mekan kurallarına ve çoğu zaman saçma sapan bir sosyolojiye tâbi bedenimiz "biz"e bu kadar hakimken, bunu nasıl anlayacağız...
Muhakkak ölünce... Belki de ölmeden önce ölünce!
Ahmet Kubilay 2016-10-24 15:55:53
YORUMLAR