Bizler bu toprağın ve Hollywood'un bağımlısı olan Türkler... Filmlerimiz de, film izleme alışkanlıklarımız da ne kadar tuhaf.
Defalarca şahit olmuşumdur. Siz de şahit olmuşsunuzdur. Üniversite öğrencileri bir evde toplaşır, film izlemeye karar verirler. Ve izleyecekleri filmi oynayan aktöre göre seçerler. "Şu adamın oynadığı filmler iyi oluyor. Şu filmi aç." İzleyeceği filme dair en ufak bir fikri olmamasına rağmen yanlış bir kıyasla (oyuncu iyiyse, film de iyidir) film seçiyor. Bu sadece bir kıstas... Filmin afişine, fragmanına bakıp renkli, hareketli geldiyse filmi izlemeye karar veren insanımız da az değil. Evet kaliteli film izleme üzerine tecrübenin seneler içerisinde geliştiğinin farkındayım. Fakat bunu kısaltmak da mümkün. Ama okumak, araştırmak gerektiği için, yani bir özveri gerektirdiği için uzak duruyoruz. Yoksa "bin bilsen de bir bilene danış" değil mi?
Ee... Kaliteli bir yabancı filmde üç saniyede verilen duygu ve düşünce bizim "kaliteli" yerli filmimizde üç dakikada bazen üç çarpı on dakikada veriliyor. Yönetmen ve senaristleri de eleştiriyorum; neden film izlediğini, izlemek istediğini bilmeyen izleyiciyi de.
İlme, bilgiye, kültüre olan inancı yüksek olan toplumlar gelişir. Güç bilgiyi kullanınca elde edilir. Daha fazla okuyabiliriz, daha fazla öğrenebiliriz. Beşikten mezara kadar tahsil edilmesi tavsiye edilen ilmin içinde patlayan tekeri değiştirebilmek de var, Elon Musk'ın attığı füzenin dünya için anlamını okuyabilmek de var.
Ahmet A. KEFENOĞLU 11.02.2018 (Proje 99)
YORUMLAR