Son bilimsel gelişmelerden sonra insanoğlunun evrene dair bilgisinin çok çok az olduğu, kainatın çok daha büyük, diğer bir tabirle çok daha yüce olduğu ortaya çıkıyor. Maddenin yapı taşının atom olduğu bilgisi; proton, nötron gibi kelimeler ortalama bir okurun zihninde yer etmişken bugün ulaşılan teoriler hem çok aciz varlıklar olduğumuz hem de Cenab-ı Hakk’ın bizi halife kılması hasebiyle zübde-i alem olduğumuz gerçeği ile yüzleşiyoruz. Vücudumuzun en önemli, en korunaklı, en değerli bölgesi gözümüz ve gözümüzün ise göz bebeğimizdir. İnsan bu anlamda kainatın göz bebeğidir.
Maddenin en içinde atomun varlığı ve ne idüğü ile ilgili yüzyıllardır üretilen bilgi ve teoriler son zamanlarda sicim teorisi ile tekrar şekilleniyor. Sicim bazı bitkilerin liflerinden yapılan ince ipe verilen isim. Anladığım kadarıyla çok ince fakat çok dayanıklı iplere genel olarak sicim deniyor. -İnce ince ve yoğun bir şekilde yağan yağmura da buradan mülhem "sicim gibi" denmesi de bu yüzdendir.-
Sicim teorisi, atom altındaki parçacıkların altında halka şeklinde yapıların olduğunu, bunların titreşim halinde olduğunu ortaya çıkardı. Bu sicimler her maddenin altında bulunuyor. Farklı yapılarda olmalarına rağmen bütün maddelerin birbiriyle bağlı olduğunu da öngörüyor. Bir anlayışa göre kesrette vahdetin var olduğunu tekrar göreceğimiz bir teori olarak görüyorum bu teoriyi. Her şeyin birbirine bağlı olduğu bir evrende ve her şeyin titreşim halinde olduğunu da kabul edersek bu titreşimi hissetmek ve bu titreşimle uyumlu hale gelmek pratik hayatımızı zihnimizi ve aklımızı açacak bir yöntem haline gelebilir.
Eskilerin alem oluş ve bozuluş içindedir diye açıkladığı kainatı titreşim halinde olduğunu da düşünebiliriz. Çünkü bir olmak bir olmamak yani olup kaybolmak titreşimi doğuracaktır. Bunun sıklığı gözümüzün maddenin var olduğunu kabul etmesine sebep olabilir. Halbuki belki bir ana yoğunlaşmak her şeyin titreşimini hissetmemizi sağlayabilir. Duygu-durum kontrolünü titreşimi hissederek sağlamak bu yöntemle daha kolay hale gelebilir. İnsanın en önemli görevlerinden biri duygu-durum kontrolünü sağlam tutmak ise bunu bu şekilde sağlayabiliriz.
Ahmet A. KEFENOĞLU 30.11.2018 (Proje 99)
YORUMLAR