Eğitim işinin tam merkezindeyim, tam ortasında. Olaylar bazen benim etrafımda gerçekleşiyor, bazen ben olayları birilerinin etrafında gerçekleştiriyorum. Yani hem talibim, hem muallim.
Son zamanlarda eğitimle ilgili okumalarım arttırdım. Çeşitli filmler izledim. Geldiğim nokta şudur ki: iyi bir öğretmen olmak da iyi bir öğrenci olmak da iyi bir insan olmak istemenin çemberi içinde değilse bereket mafii. Çünkü "Siz nasılsanız öyle yönetilirsiniz." Çünkü yeryüzünde değişmesi gereken ilk ve tek kişi sizsiniz.
Sınıfa neşeli girdiğim zaman karşılaştığım sınıfla, kara bulutlu bir haldeyken girdiğim zaman karşılaştığım sınıf arasında öyle bir fark oluyor ki dünyanın en büyük dağı Mauna Kea'nın okyanus altında kalan kısmı kadar derin ve yüksek. "Talebin ne ise osun sen" sözüyle çarpışıyorum bunu fark edebildiğim zaman.
Öz saygı kavramını içinde yeşertemeyen bir öğretmen öğrencilerine saygıyı öğretemez. Yüzde yüz denendi çalışıyor. Dürüst olmayan bir öğretmen öğrencilerine dürüst olmayı öğretemiyor. Şüphe yok, denendi. Yani bisiklet sürmeyi bilmiyorsanız başka birine öğretebilir misiniz? Ya da yüzmeyi bilmiyorsanız?
Her şey öğrenilebilir ise önce öğretmenin bunu kendi hayatında yaşaması gerekiyor. Ve öğretmenin bunu öğrencilerime öğreteceğim o yüzden öğrenmem gerekiyor düşüncesi değil önce sadece kendisi için öğrenmesi gerektiğini düşüncesi ile öğrenmesi gerekiyor. Yani aynı bisiklet sürmeyi öğrenmek gibi. Ya da yüzmeyi öğrenmek gibi. Yani bisiklet sürmeyi öğrenmek gibi. Ya da yüzmeyi öğrenmek gibi.
Ahmet A. KEFENOĞLU 01.12.2017 (Proje 99)
YORUMLAR