Adalet demişti bir büyüğüm, her şeyin yerli yerine koyulması. Yani gömleğinin cebine bir salatalık koyamazsın, faturalarını evraklarını da buzdolabına koyamazsın.
İnsanın önceliklerini belirlemesi o kadar önemli ki bunu adaletle, yerli yerince belirlemek dünya hayatını verimli geçirmek noktasında ilk basamak, ilk adım. Tabi bunu gerçekleştirmek için "adalet" anlayışına sahip olmak da önemli. Dünyada görüp, duyduğumuz her şey önemli. Her şey ölümcül olabilir, her şey hayata kaynaklık edebilir.
Rasulullah'ın ahir zamana dair "Kişi mümin olarak sabahlayacak, kâfir olarak akşamlayabilecek." hadisinin günümüzde ayan beyan yaşandığını düşünüyorum. İnsanlar, fotoğraflar, müzikler, reklamlar, filmler, düşünceler, internet, televizyon ve sayamadığım daha nice "enformasyon bombardımanı" kaynağı karakterimizi değiştirmeye yetecek bir fikri aşılamaya yetiyor. Şikayet edilecek nokta, bunun farkında olmamayı seçmekte ısrar etmektir.
Adalet kavramı ile karşılaştığımızda zihnimize hukuk, savcılık, avukat, mahkeme geliyor ise hatadayız. Adalet hayatın her anında, her yerinde seçmemiz, bağlanmamız gereken yegane kavramlardan biridir. Adalete hizmet edecek diğer unsurların da -mantık, matematik, irfan, hikmet- yine adaletle kaim edilmesi için ise yine okumak ve "doğru okumak" seçebileceğimiz tek kaçış, tek yol olarak görünüyor.
Ahmet A. KEFENOĞLU 25.01.2018 (Proje 99)
YORUMLAR