"I like to move it move it" şarkısını dinlediniz mi? Dinlemediyseniz dinleyebilirsiniz. Ben dinledim ve yazıya başladım. Hatta şu an çalıyor. Dur bakalım biraz daha çalsın.
Vücudumuzda işleyen bir makine olduğunu biliyoruz. Biz istemesek de çalışıyor. Yan gelip yatsak, gafletlere dalsak, içimizi kasvetle dışımızı karanlıkla doldursak da kalbimiz eğer ona kastetmediğimiz ve ecel gelmediği müddetçe atacak.
Hareketin dışa vurmasını potansiyelin kinetiğe dönüşmesi, kaynağın taşması olarak yorumlayan filozoflar olmuştur. Motivasyon ve eylem dinamiği de açıklayabilir hareket dediğimiz kavramı.
Hareketi zamanla, hareketsizlikle, zıttıyla açıklayan ilim adamları, filozoflar da olmuş. Bunlarla beraber hareketin kaynağının da bir hareket halinde olduğunu yani en sonunda her zerrenin, mikrodan makroya; her şeyin hareket ettiğini ifade eden Molla Sadra gibi felsefeciler de olmuş.
Molla Sadra "hareket-i cevheri" dediği (maddenin cevherinin hareketi) analizini felsefe sisteminin merkezine oturtuyor. Filozofun cevhere ve harekete bu denli yaklaşımı beni modern fiziğin "string"ine, Mihaly Csikszentmihalyi'nin "akış teorisi"ne kadar getirdi. Yine ek olarak hareketin cevherden kaynaklandığı ile ilgili bir ayeti kerime de zihnime düştü. Rahman, 29. ayet meali: "Göklerde ve yerde bulunanlar, O'ndan isterler. O her gün bir şe'ndedir." Diyanet "O her an kainata tasarruf etmektedir" şeklinde anlamlandırmış. (Bu paragraf burada kalsın.)
Gelelim günlük "harekette bereket vardır" anlayışımıza... Eğer hareketi olağan kılarsak orada doğacak olan berekettir. Eğer hareketin olduğu yerde bir akış, bir uyum, "şe'n" ile aynı frekansta bulunma hali ortaya çıkarsa işte bereket orada ortaya çıkıyor.
Bekleme yapmayalım. Beklemeyi sadece başka bir "hareket"le meşgul olamayacağız durumlarda serbest bırakalım. Serbest bırakalım diyorum çünkü "beklemek" insan için tercihi mümkün olmayan bir hal. Çünkü beklerken de zihnimizi durdurmayı beceremeyiz ve zihnimiz "hareket" düşüncesi ve gerekliliğinden kopar. "İhsan" fikrinden kopar ve yapışma başlar. Yapışma başladığı an vesveseler, desiseler, kurgular beklemenin olduğu yere hücum eder.
Hasılı "We must like to move it move it".
Ahmet A. KEFENOĞLU 07.01.2018 (Proje 99)
YORUMLAR