Genellikle sessiz, sakin tabir edilen karakterdeki eş - dostun seneler içinde birer tilki haline geldiğini görüyorum. "Sen elinde kitap, ağzında sigara ile ilmi sohbetler yaparken toplum saat başı bir yavşak üretiyor." tespiti geliyor aklıma. Kimin nerede yaptığını bilmediğim bu tespit düşüncelerimin yanlış olmadığını hissettiriyor.
Hiçbir korku, kaygı hissetmeden yalan söyleyen, haksızlık eden, yavşaklık yapan insan sayısı adaleti ve hakikati tercih edenlere oranla son derece artmıyor mu son yıllarda? Hız limiti takip eden kameralarımız, mobeselerimiz, güvenlik kameralarımız olmasa yani "gözaltı", "cezaevi" korkusu olmasa işlenen suçların çok daha fazla olması kaçınılmaz olurdu.
Mesele sadece memleketimizden ibaret değildir. Bütün dünya gittikçe kokuşmuş bir hal alıyor. Dürüst olarak tanıyıp bildiğimiz insanlar karakterlerini dip karakterli insan denizi arasında kaybediyor. Kendini korumayı başaramayan selim akla sahip insanlar bazen 6 ay bazen 1 sene içinde atıldıkları, adına "hayat" dedikleri curcunanın içinde, önceden öfkelenip sövdükleri adamlar haline dönüşüyor.
Set... Kavramlar onları hayatta tutan insanlarla yaşayan varlıklardır. Zalim kişilikler olmasaydı zulümden bahsetmezdik. Hakikatin yokluğundan bahsediyorsak bunun sebebi hakikati kendinde yaşatan kimselerin olmamasıdır. Toplumun hüviyeti kendi hüviyetimize karışmasın diye, adalet, hakikat kavramları yaşasın artık diye bir set çekmek durumundayız. Ancak hakikate dair düşüncelerin ve hakikatlilerin dahil olabileceği bu set, içeriye virüs almadığı sürece genişleyecektir. Genişleyen bir kaleye dönüşen settimiz bütün memlekete mal olacaktır.
Virüsler kıramadığı duvarlardan geri döneceklerdir.
Ahmet A. KEFENOĞLU 17.12.2018 (Proje 99)
YORUMLAR