Size, sözünde durmak, dakik olmak kapsamında ilk olarak ahilerden duyduğum "randevu sadakati"nden bahsedeceğim. Kara Anadolulu damarımın aktif olduğu kimi dönemler salladığım randevular geliyor aklıma.
Profesyonel iş hayatında, milyonların döndüğü iş hayatında, daha büyük iş yapmanın hedeflendiği firmaların iş hayatında, dakikaların, saniyelerin önemi büyüktür. Komiktir, biz bunu Türk dizilerinde görürüz. Memleketimizin ortalama insanının hayatında, özellikle çok büyük şehirlerde yaşamayanlarının hayatında dakikaların değil saatlerin dahi pek önemi yoktur. Özel hayatımızda da, sosyal hayatımızda da dakikliğe, söz verdiğimiz zamanda, söz verdiğimiz yerde olmaya pek önem vermiyoruz.
El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu balyoz sanır. Gariptir, başka birinde görüp duyduğumuz zaman, "randevu sadakati" kavramı bizi ilk başta rahatsız ediyor. Çevremizde hayatını değiştirip dönüştüren, her gün daha dakik, daha saygılı, daha dürüst bir insan gördüğümüzde bizde rahatsızlık oluşturan bir kod var. "Çakıldaklı" oluyor, gelişip dönüşen. Bu da apayrı bir almaz kodudur, geçiyorum.
Randevu sadakati, kendimize ve çevremize, sevdiklerimize gösterdiğimiz saygının en büyük göstergelerinden biridir. Kültürümüzde randevu sadakatinin önemini vurgulayan, bu kavramın adeta temsilcileri olan insanımız da az değil.
Mehmet Akif'e atfedilen bir anekdot vardır. Akif arkadaşıyla buluşmak için sözleşmiştir. Arkadaşı Avrupa yakasındadır, Akif Anadolu'da. Fakat o gün öyle bir yağmur yağar ki sandallar karşıdan karşıya geçmeye çekinirler. Akif sözünde durmak için yüzerek karşıdan karşıya geçer, arkadaşı buluşma mekanında yoktur. Evine kadar gider, evinde de olmadığını söyledikleri zaman hanımına onunla arkadaşlığını bitirdiğini söyler. Evet Mehmet Akif Ersoy, sadece İstiklal Marşı'mızın yazarı değildir.
Randevu sadakatine dikkat etmek bizi daha iyi bir insan yapar. Tabi daha iyi bir insan olmak derdinde isek.
Ahmet A. KEFENOĞLU 05.03.2018 (Proje 99)
YORUMLAR