Her yeni duygu ve düşünce ile zihnimizde yeni patikalar kuruyoruz. Örneğin, yiyip-içme alışkanlıklarımız konusu içinde patates kızartmasının çok yağlı olduğunu ve aşırı tüketilmesi halinde vücudumuzdaki yağ oranının artacağını, bunun da duygudurumumuzda değişiklik yapacağını hafızamıza kaydettiğimizde beynimizde yeni bir patika açılıyor. Eğer patates kızartmasını tüketirken bu bilgileri kullanıp daha önceki tüketim alışkanlığımızı bir yana koyup az tüketirsek beynimizdeki patikanın üzerinden bir kez daha yürümüş oluyoruz. Her patates kızartması yeme durumunda bu zihin pratiğini yapıp davranışımızı düzenlersek zihnimizdeki bu patika artık bir yol ve bir şema haline geliyor.
Başka bir şemayı, kitap okuma, ders çalışma konusunda düzenleyelim. Ders çalışma noktasında geliştirdiğimiz yeni bir metot olsun. Bu metoda göre bir planlama yapıyor, başlama ve bitiş sürelerimizi dikkat durumumuza göre düzenliyor ve böylelikle daha dikkatli ve verimli çalışma kazanımını sağlıyoruz. Eğer bu pratiği her gün tekrarlarsak zihnimizde açılan patika genişliyor, yol haline geliyor. Böylece ders çalışma konusundaki alışkanlığımız pekişerek bir meleke haline geliyor. Eğer daha fazla çalışmak ve daha verimli çalışmak istiyorsak bu şemayı genişletebiliyoruz.
Nöroplastisite ile ilgili çalışmalar, beynin gelişmeye devam eden bir organ/sistem olduğunu kanıtlayacak veriler sağlıyor. Zihnimizdeki olumlu kodların daha verimli kullanılması, olumsuz kodların tekrar yazılarak verimli hale getirilmesi, yani zihnin tekrar yapılandırılması anlamında kullanılan, şemsiye bir kavram olan nöroplastisite, kişinin belli bir eğitim tarzıyla, eski kalıplarını yıkıp değiştirmesinin basit olduğunu gösteriyor. Mesnevi'de geçen; "Bazen bir çiviyi çakmak için defalarca vurulması gerekir" sözünün bu anlamda kullanıldığını tekrar fark ediyorum.
Peki kişinin zihnini yapılandırma işlemini tek başına, başarılı bir şekilde yapması ne kadar mümkündür? Cevap; mümkün değildir. İnsanın hatalarını, alışkanlıklarını düzeltmesi için önce bunları fark etmesi gerekiyor. Fark edebilmesi için de bir takım krizler yaşaması ve birbirine ayna misali birliktelik yaşayacağı insanlarla yaşaması gerekiyor. Aksi halde hemen hiçbir insan, kendindeki hataları göremiyor. İnsanın insana raptedilerek yaratılmasının bir hikmeti de budur. Eğer kendimizi müslüman olarak tanımlıyorsak bir kardeşlik havuzunun içinde bulunmaya doğal olarak ihtiyacımız vardır.
Hem maddede hem manada -aslında bunlar ayrılmazdır- kamil insan olma derdi taşıyan insana Allah fırsatlar çıkarır. Fırsatları değerlendirmek, kendine değer katmak, böylelikle sağlam bir toplumun mümkün olduğunu bilmek, bizi de, küçük ailemizi de, memleketimizi de huzurlu kılacaktır.
Ahmet A. KEFENOĞLU 06.04.2018 (Proje 99)
YORUMLAR