Şeytanın yeryüzündeki davası, insanoğlundan üstün olduğunu ispat edecek mücadeleyi vermektir. Şeytan davasında bir an gaflete düşmeden davasına devam ediyor. İnsan hangi seviyede ve ne kadar süre bu durumun farkında? 24 saatimizin yüzde kaçında şeytanın bizimle uğraştığını, bizi aldatmaya çalıştığını fark ediyoruz? Namaza karıştığı gibi önem verdiğimiz bir mesele üzerinden moral düzeyimize de karışmıyor mu?
"Şeytan ertelediğim işlerle beni öyle boğuyor ki bazen, ne ertelediğim işi, ne hali hazırda yapmam gereken işi yapacak gücü bulabiliyorum." Bu cümle, yapmak istediği işleri yapamayan, ertelemeyi alışkanlık haline getiren, gavurun tabiriyle bir "procrastinator"a ait. Zaman zaman hissettiğim bir duygu olduğu için bu ifade beni de kendine çekiyor.
Şeytan kimi zaman yapmam gereken işleri "kalifiye, kalifiye değil, az kalifiye, çok kalifiye" şeklinde etiketlememi salık verir. Ben de bunu normal görüp sıralarım. Fakat ne çok kalifiye sayılan işi ne de kalifiye olmayan işi halledecek gayreti gösterebilirim.
Şeytanın oyunlarının tohumları 10-20 yıllık olabilir. Şeytanı ancak hakikat araştırıcısı olmakla, aman vermez bir dürüstlük halini kovalamakla sessizleştirebiliriz. Farkındalık denilen haller bütünü, gelen düşünceye tepki vermekle değil, gelen düşünceyi bilmekle tarif edilir.
Ahmet A. KEFENOĞLU 26.11.2018 (Proje 99)
YORUMLAR