Vulgarize Etmek
Gibi'nin bir bölümünde İlkkan yine büyük bir laf etme gayretiyle Heinrich Böhler'den bir alıntı yapar. "Ergenlik bir başkaldırıdır... Heinrich Böhler" dedikten sonra. Yılmaz ki vulgarize etmenin başkanıdır. "İlkkan sen sarımsaklı bir şey mi yedin? Sen Böhler derken hissettim bi sarımsak kokusu.." der. İlkkan'ın bütün büyük laf etme gayreti yokolur, Böhler'den ödünç alınan o büyük tespitin etkisi kaybolur.
Vulgarize etmek, bir kavramı, bir olguyu, bir hadiseyi "halkın" anlayacağı seviyeye indirerek yüzeysel bir şekilde anlamak ve anlatmak. 11 Eylül 2 uçağın İkiz Kuleler'e, 1 uçağın Pentagon'a çarpmasından ibaret bir olay aslında ama 11 Eylül modern zamanların en önemli olaylarından biri. Hadiseyi El-Kaide'den, Bush'dan, terörizm kavramını ele almadan incelemek, okumak vulgarize etmek oluyor.
Etrafta vardır, kendisine yeni bir şey anlatılır, yeni bir şey duyar olabilecek en basit seviyede anlamıştır anlatılanı. Anlatırken de öyle... Bunu kasıtlı yapmanın adına deniyor vulgarize etmek. Ülkedeki problemleri misvak kullanmamaya bağlayıp bırakmak da mümkün. Fakat bu hiçbir şeyi çözmez.
Refik Tırpan ALTAY