Motosiklet Bakımı ve Sürekli İçine Dönmek
Robert Pirsig, Zen ve Motosiklet Bakımı kitabının girişinde motosiklet selesindeki adamın etrafını algılaması ile arabası ile gezen adamın etrafı algılamasının farklı olduğunu şöyle anlatıyor: "Motosikletle gezerken her şeyi, öteki araçlardayken gördüğünüzden tümüyle farklı görürsünüz. Arabayla gezerken hep kapalı bir yerdesinizdir ve alışık olduğunuzdan, araba penceresinden gördüklerinizin televizyondakilere benzediğini fark etmezsiniz. Pasif bir gözlemcisinizdir ve sizinle birlikte giden sıkıcı bir kafes içindesinizdir.
Motosiklette bir kafes yoktur. Her şeyle doğrudan temastasınızdır. Artık, izlemekten öte, sahnedesinizdir; bunu kuvvetle hissedersiniz. Ayağınızın on santim altında vızıldayan asfalt gerçektir, her zaman üzerinde yürüdüğünüz şeydir, oradadır; öyle flulaşır ki gözünüzü üzerinde odaklayamazsınız, ama istediğiniz an ayağınızı aşağı indirip ona dokunabilirsiniz ve dolaysız bilinciniz hiçbir şeyi, hiçbir anı kaçırmaz."
Motor veya araba seyahatinde farkındalık değil konumuz. Fakat yazarın meseleyi ele alışı ve tespiti doğru görünüyor. Bunu günlük hayata da uyarlayalım. Sanki bir kafesin içinden dünyayı seyreden, dünyaya dokunamayan, onu hissedemeyen birileri var." Arabadan inip motora binsin." değil mesele. Motor selesinde seyahat etse dahi zaman-mekan algısını uçaracak zihin kalabalığıyla yaşayan birinin etrafını algılaması, doğru algılaması sonra okuyabilmesi hatalı olacaktır. Zihnini ve dolaylı olarak bedenini işgal eden kafes; temas ettiği insanları, eşyaları, süreçleri daha o okuyamadan onu boğacaktır.
Refik Tırpan ALTAY