Avrupa Yakası - Bol Yalan Sosu

Refik Tırpan Altay

Avrupa Yakası, toplumun fotoğrafını çok detaylı bir şekilde gözler önüne seren bir dizi olmasıyla aynı sebepten bir taraftan da izlenmesi zor bir dizi. Hayatın gerçeklerini yaşadığımız yetmiyormuş gibi diziyi uzun soluklu bir şekilde izlemek bıkkınlık da verebiliyor.

Özellikle bazı bölümlerinde bütün karakterlerin apayrı konularda yalanlar üzerine birleşmeleri ve hepsinin yalanın hayatın akması için vazgeçilmez bir davranış biçimi olduğunu kabul etmesi çoğu izleyicinin göz ardı ettiği bir konu. Dizinin yayınlandığı mecralardaki yorumlarda bundan şikayet eden birilerini görmek mümkün değil. 

Altkültür hayat tarzına hakim olan örneğin "Babaya yalan söylenmesi gerekir" kodu dizinin işlediği ana temalardan biri. Babanın yerine devleti, babanın yerine patronu, babanın yerine öğretmeni, kocayı yani otoriteyi koyduğumuzda da bu gerçekle karşılaşırız. Toplum otoritenin düzen, intizam, ahlak ile yaşanması için koyduğu kuralları hiçe sayarken bunu yalanlarla süsler. 

Ödevini yapmayan öğrencinin uydurduğu yalanlar, harcamasına dikkat etmesini isteyen kocaya söylenen yalanlar, mesaide düzenli çalışılmasını isteyen patrona yapılan hata ve kaçamaklar konusunda söylenen yalanlar çoğu okulda, ailede, iş yerinde o kadar normal görülür ki otorite yalanın yalanının yalanına dahi bir tedbir almak zorunda hisseder kendini ve işler bir süre sonra arap saçına döner, gevşer ve nihayetinde sona erer.
Refik Tırpan ALTAY