Ultraviyole Rüyalar
Bir mezarlıktayım. Eskimiş taşlar; irili ufaklı dizilmiş, renkleri sararmış. Taşların üzerilerinde aynı isim yazıyor. Her taşı görmüyorum ama bunu kesinlikle hissediyorum ve biliyorum.
Havadaki sis mezarların üzerilerine kadar inmiş. Sanki ölüler mezarlarında sigara tüttürüyorlar. Neticede ahiret dedikleri diyara onlar değil, ahiret onlara geliyor. Bekliyorlar. Beklerken sigara tüttürmek iyidir.
Hava buz kesiyor. Bu; mentol tadında ferah bir soğuk olsa iyi, burada Anadolu’nun diş kırdıran, kemik sızlatan soğuğu var. Ölüler bir, yaşayanlar sıfır.
Sonra deve dikenlerinin aralarından eskivler, fentler alarak sarı otları eze eze ilerliyorum. Mezarlar ve ufuk, azalan sisle birlikte gözükmeye başlıyor. İlerde bir kalabalık var. Ölüler ordusu diyeceğim, değil. Hayretle görüyorum ki binlerce penguen bana doğru koşuyor. Kafalarında tüylü çıkıntılar olan, kızıl siyah penguenler, bali çekmiş bel fıtıklı otistikler gibi davranıyorlar. Beni yakalasalar sararmış, çürük ve iri dişlerini kafamın tepesine geçirecekler. Kafamdan fışkıran kanı içip, depolayıp kışlık enerji olarak kullanacaklar. Yaklaşıyorlar. Bakışlarındaki anlamsızlık bana her şeyi unutturuyor. Anı kavrıyorum. Allah’ım şükürler olsun. Daha önceden yüzlerce kez öldüğümden, benim için kazılan yüzlerce boş mezara patır patır düşüyorlar. Mezara düştüklerinde çıkan “TUP” sesi mezar taşlarının ahengiyle birlikte ortama tetris oyunu havası katıyor. Ve mide bulantısı, baş dönmesi, yine de ayaktayım.
“Bu rüyayı böyle gördüğünden emin misin?” dedi Kayıhan dede. Sonra devam etti: “Bir insan neden konuşmamayı tercih eder? Dikkat et burada bir tercih hakkı var. Konuşmamayı tercih ediyorsa iki sebebi vardır; ya karizmatik olmaya çalışıyordur ya da muhatabı geri zekalıdır da ondan. Zaten muhatap geri zekalı diye konuşmuyorsa o karizmatik bir adamdır. Karizmatik olmak için susuyorsa da geri zekalıdır. İnsanlar yüksek zekanın karizması ve düşük zekanın ahlaksızlığı olarak iki tarafta bulunur. Ya da birisi konuşmuyorsa belki de sadece konuşmak istemiyordur, bu kadar basit. Bu her iki tarafın dışında olan, tarafsız bir bölgedir.
Bütün bunların yanında, konuşmamak dinleyenlere hastır ancak. Dinleyenlerden başkasına haramdır. Çünkü konuşmamak kibirdir. Dinlememek kibirdir. Her şeyden konuşmak gerekir. Dünyayı yeni keşfetmeye başlamış bebekler gibi davranmak, çocuklar gibi olmak gereklidir. Farz olana yaklaşmak için işte bu gereklidir. 'Konuşamayan' diye; gerçekliğe temas etmiş 'dinleyemeyenlere' denir. Çünkü artık o konuşamayanın bir şeyler yapması gereklidir. Bir insan konuşamazsa dinleyemez, dinleyemezse de konuşamaz. Hakikî anlamda dinleyip konuşmak tabii... Sana çok açıklama yapıyorum çocuk!"
Penguenler beni elde edebilmek için birbirlerini öldürüyorlar. Maharetsiz katiller, halı sahada futbol oynamak ne kadar normalse, mezarlıkta o kadar kolay cinayet işliyorlar. Onlarla giriştiğim savaş çok önceleri başlamıştı. Binlerce kez öldüm ve kendim için kazdığım binlerce mezara şimdi düşmanlarımı tıkıyorum. Elimi bile sürmeden. Karşı cepheden gelen bombalara kroşe atıyor gibi özgüvenli ve bilmem kaçıncı round'da dövüşen boksör kadar yorgunum. En son bir penguen kalıyor bana ulaşan. O da bana yaklaşır yaklaşmaz kendi penguenliğini inkar edercesine, dile gelip "huk" diye bağırıyor ve küle dönüşüyor. Dönüştüğü yerde kendisinden, sararmış, çürümüş üç tane diş kalıyor geriye.
Kayıhan dede dedi ki: "Savaştayken Aşil'in topuğunu fark etmek insiyatif almaktır.".
Saygıdeğer Pîr de dedi ki: "Gizli avı talep et.".
Bir insan savaştayken, sadece karşısındakine odaklanmamalı. Küçük hedefler savaşın normal seyir almasına neden olur. Nihayeti geciktirir. Aşil'in topuğunu fark etmek ve vurabilmek bu yüzden önemlidir. Belki de önemli olan karşındaki düşmanla savaşırken gözünün Aşil'de olmasıdır. Antrenmanlar refleks kazandırır, ringde dövüşürken antrenmanda yaptığın hazırlığı icra edersin. Asıl kazanım rakibi dövüp yere düşürmek değil, Aşil'i temsil edeni fark edebilmektir, rakiple dövüşürken. Mitolojide temsil vardır.
Kül olup saçılan penguenden geriye kalan üç dişi elime aldım. Rüya bitti.
Kayıhan dede nargilesini içerken su fokurduyordu.
Oğuz AKINCI