Uğruna Kavga Edilecek Başka Sebepler ve Mütiç Bağlantılar

Oğuz Akıncı

Miraç, yanlış selamlaştık dostum, çok yanlış… Sen kaldırımın yanlış tarafından yürüyordun, ben “Ülkemizde bu kadar kaldırım mühendisi varken neden, neden?..” diye düşünüyordum. Olması gerektiği gibi değildik işte. Yanlışlıkla karşılaştık zaten, hayatımızın hangi bölümü benzeşiyordu da burada yollarımız kesişiyordu? Zıt bile değildik seninle. Zıt olsak, bir bütünü oluşturacağımız için, aynı amaca hizmet ettiğimizi söyleyebilirdim. Pozitif ve negatifin tek amacı sıfırdan kaçmak ya da onda birleşmektir. (Gerçi tüm matematik pozitif ve negatife birleşme imkanı sağlamaz ve "sıfır" hakikatini ortaya koyarak onlara hadlerini bir güzel bildirir. Pozitif ve negatifle alakalı yorumlayabileceğimiz her ne eylemleri varsa bu yorumun ilki “çaba” olmalıdır. Sayılar, çabadır. Sonsuz bir çaba.) Ama Miraç seninle ben birer sayı olsak on üç ile on dört gibi olurduk, aramızda bir sürü küsurat olurdu yani. Mağara devrinde yaşasak, birimiz av birimiz avcı olmayı bırak, av sahnesi gerçekleşirken köşede bekleyen otlar bile olamazdık. Tam olarak ikimiz de avla alakalı bir şeyi temsil edemezdik. Velhasıl, yanlışlıkla bile olsa hayatımızda rastgele ortaya çıkacak ortak bir paydamız olamaz bizim.

Seninle karşılaştıktan sonra yürümeye devam ettiğimde, sokağın diğer ucunda çıkan kavgayı gördüğümde ulaştım bütün bu sonuçlara. Seninle karşılaşmamız başkalarının kaderine etki etti Miraç. Baksana, kavga çıktı. Hemen ayırdım onları ve hiçbir şey söylemeden dağıldılar. Uğruna kavga ettikleri şey neydi acaba? Bütün bunlar (yani evrende olup biten her şey) nedensellik ilkesine bağlıdır. Her şeyin bir sebebi vardır. Belki saçma bir şeydi kavgalarının sebebi. Yok, küçük görmüyorum asla Miraç, sadece tanım yapıyorum. Yoksa biliyoruz ki; ana rahminden çıkmayan çocuğun en büyük sebebi orada beslendiği kandır. Kandır ama revan değildir. Revan kısmı dışarıda. Mesnevi üçüncü ciltten alıntıladığım bu hakikate göre, kavgalarının sebebi onların en büyük hakikatleri olmalı. Evet, öyle. Yoksa dışarıda uğruna kavga edilecek çok daha önemli mevzular olduğunu bilselerdi harcadıkları enerjiden özür dileyip efendi gibi dağılır ya da o mevzuları çözmek için teşkilatlanırlardı.

Bir keresinde boks antrenörümü, dışarıda kavga edip salona gelmiş bir çocuğu kavga ettiği için azarlar halde buldum. Çocuğu kovacak diye düşünürken, mavi gözlerini hırslı çekirgenin biri şişmiş gözlerine dikip kollarından tutarak ona şunları söylerken gördüm: “Oğlum, biz de çok kavga ettik zamanında. O zamanlara keşke geri dönebilsem, çok daha başka sebeplerden çok daha fazla dövülecek adam varmış dışarda”. O gün bu işi öğrenmek için doğru yerde olduğumu anlamıştım. Ve her ne kadar boks antrenörüm ve Mesnevi birbiriyle alakasız dursa da, işte, antrenörün söylediği sözler az önce alıntıladığım beyitlere işaret etmekte.

Bu arada, boks ve Mesnevi’nin müthiş bağlantısı vardır. (Okurken -mütiç- diye okuyunuz.) Size bunu açıklamak isterdim ama ayırmam gereken bir kavga daha var. Belki onun sebebini öğrenebilirim.
Oğuz AKINCI