Kibir Yalnızlaştırır

Oğuz Akıncı

Bulunduğunuz noktadan memnun musunuz? Onu savunuyor musunuz? Yoksa tehdit altında mı hissediyorsunuz da savunuyorsunuz? O halinizden o kadar eminsiniz ki değişmeyeceğini düşünüyor, kibrinizi kanıtlıyorsunuz. Kibir gösterenlerin, başkalarını hor görenlerin kendilerini yalnızlığa sürüklediklerini görüyorsunuz.

Kibirli olmamak, başkalarını hor görmemek, ezmemek, yalnız hissetmemek için atılması gereken, hem sizin hem de insanlık için büyük bir adımdır. Fethedilecek yer ay kadar parlaktır, hem onun gibi kurak da değildir.

Her şey değişir. Kibrinizle savaştığınız anda anlam kapılarınızın açılma olasılığını artırırsınız.

Kibirli insanların sosyal zekalarının düşük olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Doğrusu, sosyal zekası düşük insanlar, kibri bir kaçış noktası olarak görüyor olabilirler.

Konu dönüp dolaşıp zekaya, akla, zihne, zihin inşasına, kapasiteye geliyor. Algılayabiliyorsak tabii ki zeka sayesinde. Zeka düşüklüğü ya da yüksekliği sayesinde bir şeyler yaşıyorsunuz...

Zekanızın her şeyinizle bağlantılı olması size ahlaki bir sorumluluk hissettirmiyor mu?

Şunu da görebiliriz: Sosyal zekası gayet yüksek insanlar da kibirli olabiliyorlar. Onlarınki artık bir tercih içerdiği için etraflarındaki insanlarla mücadele başlatıyorlar demektir. Kibirli olmayanlara karşı, birlik olmak isteyenlere, anlaşmak, birlikte yaşamak isteyenlere karşı... Hani diyorlar ya: "Bu savaş demektir.".

Sözün özü, kötülük dedikleri, buradan da yayılıyor. Ayrıştıran, yalnızlaştıran, umutsuzlaştıran her şey kibir ve düşük zeka yüzünden bulaşıcı hale geliyor, dağılıyor, yayılıyor. Tam terslerini düşünelim: Samimiyet, yüksek zeka. Daha yakışıklı, daha güzel, daha delikanlıca değil mi?
Oğuz AKINCI