Bazı İnşalar Tahrife Yol Açabilir

Oğuz Akıncı

Keskin nişancıların ellerinin titrememesi için yüksek dozda kahve, sigara ve çay tüketmemeleri gerekir. Yazarların elleri titreyerek yazdıkları şeyler tüm keskin nişancıların öldürdükleri toplam insan sayısından daha fazlasını hedef alır. Ama bu, o hedefleri öldürür mü yaşatır mı? Değişir.

Hiç kimsenin bir hedef olmamak için gizlenecek kadar uzun süresi yoktur. Yaşam açığa düşmektir. Yaşamın kendisi yavaş yavaş ölmeye sebep olan, alınmış ağır bir yaradır. Ölümü geciktiren tedavilere tutunmak, ölüm düşüncesini ertelemek insanın kendi kendisine yaptığı bir kandırmacadır. Bu kandırmacayla yüzleşebilmek sadece cesaretli insanların yapabileceği bir şeydir. Yüzleşmeden sonra elde avuçta sadece cesaret kalır. O da yere göğe sığmaz.

Cesaret; ahlak ve bilgiyle beraber artan, zeka seviyesiyle orantılı olarak belirginlik gösteren bir davranış biçimidir.

*
Cesurlar elittir. Elitlerin büyük bir kısmı bilim ve sanatla var olmayı sürdürür. Hakiki bir inşada bulunmak için (bilim için) elit olmak gerekir. Bilimi sadece doğa bilimleriyle kısıtlamak yerine, içerisine doğru bilgiyi barındıran her şeyi katmak daha doğru bir ifade olacaktır. Sanat da bir bilgi değeri taşıyabilir ama genelde “olanı” tahrif etmemek için seçilen bir yoldur. Her inşa bir barınak olduğu gibi, bazı inşalar tahrife yol açabilir. Tahrife uğramamak için işini iyi yapmak gerekir.

İşini iyi yapan herkes cesur ve elittir.

*
Cesaret göstermeyi gerektiren bir olay olağan değildir. Durduk yere atılganlık yapmak cesaretlilik değil aptallıktır. Cesaret gösterme zamanında saklanmak da almazlıktır. Hikmet, “yapılması gerekeni, yapılması gereken zamanda, yapılması gerektiği gibi yapmayı” sağlayan bilgidir. Bu bilgi, mutedil yolla ortaya çıkan bir sonuç değil, bir ile üçün arasında iki değil, dört ve sonrasıdır. Olağanüstü bir haldir.

Yaşam olağan değildir. Olağan olan, hiçbir şeyin olmaması ya da her şeyin olmasıdır. Yaşam olağanüstü bir haldir. Hiçbir şeyle her şeyin arasındadır. Önümüzde hiçbir şey yok veya her şey var diyemiyoruz. Diyebilmek için cesaret edip onu aramak gerekiyor. Ya da onun, arayanı bulması gerekiyor. Öylece korkaklara denk gelecek değil ya.

Cesurlar gibi şükretmek gerekir. Düşünmek şükretmeyle bağlantılıdır. İnsan sadece olağanüstü şeyleri düşünebilir ve olağanüstü şeylere şükreder. Şükür’ü eli kolu bağlı bir şekilde, olaylara karşı saklanmak gibi algılamak yerine, insanın kendisiyle yüzleşmesini sağlayan bir ayna olarak görmek gerekir. Şükredip yolu tamamlamak yerine, şükredip yola çıkmak gerekir. Olduğunuz yeri kabullenmenizi sağlayan şükrün, bir sona değil bir başlangıca vesile olması gerekir.

Sadece cesurlar yeniden başlayabilirler.
Oğuz AKINCI