Ürün ve Söylem Özelinde Yenilik Safsatası
-Artık eski Cibuti geride kaldı, şimdi yeni bir Cibuti var. Tüm dünyanın gıpta ile baktığı yeni bir Cibuti… Darbecilerin, hainlerin diz çöktüremediği bir Cibuti hepimizin!
-Eğitime yepyeni bir açı ile geliyoruz! Fentosöri ile çocuklar daha mutlu. Bu yeni model ile onlar da Einstein olabilecek!
-Bildiğiniz tüm kilo verme yöntemlerini unutun. Size önereceğimiz yeni bir kumuti ile saat başı 1 kilo vereceksiniz. Hem de yerinizden kıpırdamadan!
-Osmanlı mutfağını yepyeni bir sunumla sizlere getirdik. Sultan dalağı ve vezir yaprağını bizimle tadın!
…
“Yeni” kavramı, kapitalist ve materyalist anlayışın, politikacıların ve de reklamcıların fazlaca kullandıkları ve hepsinin çokça kabul ettirmek istediği “şeylerin” kabul aracısı olarak karşımıza çıkıyor. Bu “yeni” kavramı kabul aracısı, belli bir kesime çoğu zaman bayağı ve yapay gelse de herhalde her dönemde ciddi bir kitleye de ulaşmaya vesile oluyor. Haliyle belli bir kitleye ulaşma unsuru olarak safsata kullanılıyor. Her yeni olanın eskisinden daha iyi, daha kıymetli ve üstün olduğu düşüncesinin hakim olduğu mantıksal yanılgıya “yenilik safsatası” deniyor.
Bu “yenilik safsatasını” iki açıdan değerlendirmek istiyorum. Birincisi ürün özelinde yenilik, ikincisi ise söylem özelinde yenilik.
Ürünün ne olduğundan bağımsız olarak, her şeyin çokça satılmak istendiği günümüz dünyasında, ürünü satmak için “yeni yeni” yollar denenebilir. Satıcılar çılgın mart, şahane sonbahar gibi yeni isimlerle karşımıza çıkmaya devam edebilirler. Ama bu kampanyalardan birkaç hafta önce, satış yapan herhangi bir internet sitesine girip bazı ürünlerin fiyatını kaydeden akıllı bir müşteri, aslında bunların o kadar da yeni ve ucuz olmadığını görecektir. Sade bir vatandaş ise yeni bir isim görür, bu safsatacı zihin sebebiyle isimden ya da “yeni” vurgusundan etkilenir, fiyatları da yeterince kıyaslamazsa o vatandaş için yapacak bir şey kalmayacaktır.
Yeniye olan bağlılık, kültürün “şeye” olan bakış açısı ile ilgili olabilir. Ürün özelinde söylüyorum; her zaman yeni bir şey olmak zorunda değil, yeni, kurtarıcı etken olmak zorunda değil, yeni olan her zaman fayda sağlamak zorunda değil, yeni olan her zaman iyi olmak zorunda değil. Her “yeni” vurgusuna sarılacak bir dal olarak bakmak, zannımca yalnızca “yeni” vurgusunu yapanın kazanmasından öteye gitmiyor.
Söylem özelinde kullanılan yenilik safsatasında karşımıza daha çok politikacılar, bazı STK’lar ve bunlara benzer yapılar çıkıyor. Bunlara bakıldığında argümanları farklı olsa da yaklaşımları genelde aynı ve temelde istenen sonuca götürmüyor. Özellikle politikacılar bu safsatayı fazlasıyla kullanıyor. Onlar, eski ya da mevcut politika ve politikacıları karalama sürecinden sonra kendilerinin “yeni” olduğunu, anlayışlarının “yeni” olduğunu ve memleketi kurtaracak akla sahip olduklarını iddia ederek seçmenden oy kapmaya çalışırlar. Bunu da genel olarak siyasete dair pek de yenilenmeyen, mevcut düzensiz siyaset anlayışının içinden gelip gerçek manada yeniliği ilke edinmemiş siyasi kadrolarla yaparlar. Ama iyi bir reklamcı ile yola çıkılır, halkın çok muzdarip olduğu birkaç konu üzerinden de “yenilik safsatası” yapılırsa, kitleyi rahat yönetirler. Halbuki yeniye dair hiçbir şey yoktur, politikacılar da politikalar da eskidir.
Söylem özelinde safsatasız bir “yeni” açı nasıl olmalı?
Yeninin iyi ve faydalı olacağı anlayışı, eskinin artık gerçekten bir faydası olmadığı, halkı kısır döngüye soktuğu, bir yere götürmediği anlaşıldığı zaman işe yarayabilir. Ama yeni, gerçekten yeni olmalıdır. Eskinin yenisi, eskinin verdiği fayda kadar fayda sağlayacak, eskinin getirdiği açı kadar yenilik açısı kazandıracaktır. Medya aptallaştırıyorsa yeni bir televizyon almak, o aptallığı daha net izlemekten öteye götürmez. Eskinin hiçbir işe yaramadığı gerçeğini kabul ederek, gerçekten yepyeni bir açı ile medya unsurları değişirse o zaman bir yenilikten söz edilebilir.
Politikacılar ya da STK’lar eski anlayış ve kodlar ile modern söylemlere girerek yeniliği iddia ediyorlarsa orada da safsata var demektir. Çünkü aslında orada yeniye dair bir şey yoktur, kitleye oynanıyordur. Özellikle de insan yetiştirme iddiası üzerine oluşturulmuş STK’lar eskiyle ne kadar değişmişse, “yeni” iddiasında da o kadar değişebilecektir ve asıl eski olan ve bir yere götürmeyen kod hep var olacaktır. Eskiyi gerçekten eski ve faydasız olarak gören, yeniliği, yeni ve doğru kodları her hali ile içselleştiren bir yapı ancak safsatadan uzak bir şekilde “yeniliği ve yeni olmayı” öğretecektir.
Nuri N. DOKUZOĞLU
Kaynak:
1-https://evrimagaci.org/yenilik-safsatasi-daha-yeni-olan-bir-sey-neden-ill-daha-iyi-olmak-zorunda-degildir-11411
2-https://tr.wikipedia.org/wiki/Yenilik_safsatası