Pygmalion Çevre, Nazar ve Başarı

Nuri N. Dokuzoğlu

“Beklenti etkisi, edebiyat ve psikolojide bir olgudur. 'Kendini gerçekleştiren kehanet' ya da 'Pygmalion etkisi' olarak adlandırılan bu olgu, kişinin bir süre sonra başkalarının (özellikle herhangi bir yanıyla kendinden üstün gördüğü insanların) ona ilişkin beklentilerine denk düşen davranışlar sergilemesi şeklinde açıklanabilir.

Bu etkinin ismi Antik Yunan’a dayanıyor. Pygmalion, Antik Yunan’da bir heykeltraş. Bahse göre bu adam, kadınlara âşık olamamaktadır. Mesleğinden ötürü yonttuğu bir kadın heykele âşık olur ve onunla evlenmek ister. Tanrıça’ya bu heykel ile evlenmek adına heykelin insana dönüşmesi için yoğun bir istekte bulunur ve dualar eder. Daha sonra heykel insana dönüşür, Pygmalion onunla evlenir ve bir de çocukları olur." *
Beklenti etkisinin tarihte çeşitli uygulamaları yapılmış. Ana fikir dâhilinde “plasebo etkisi”, “Akıllı Hans” ismi verilen bir atın öğrenme – öğrenememe durumu ve “Hawthorne etkisi” bunlardan bazılarıdır. Meselâ plasebo etkisi. Tıpta kullanılan bir yöntem. Normalde içerik açısından mevcut hastalığa etkisi olmayan bir ilacın hastaya verilerek sadece hastanın o ilaçla iyileşmeye olan inancı sayesinde sağlığına kavuşturulması yöntemidir. Bu şekilde birçok tedavinin yapıldığı söylenir.

Pygmalion etkisi, kişinin yaptığı şey veya uğraş alanında çevresinin ona olan bakışının, inancının, başarısında ne derece etkili olduğunu inceleyen psikolojik bir durum. Bir öğretmenin sınıfta diğerlerine göre daha çok önem verdiği öğrencisinin daha başarılı olması ve öğrencinin başarısını verilen değer ve güven ölçüsünde artırması, aile içinde bir çocuğa diğerlerine göre daha olumlu bir nazar sonucunda o çocuğun diğer çocuklara göre daha başarılı olması, iş yerinde çalışkan ve kapasitesi yüksek olarak bilinen birine daha çok sorumluluk yüklenmesi sonucunda onun işleri daha iyi yürütmesi... Bütün bunlar Pygmalion etkisine birer örnektir.

Bazı gerçekleri, inandıklarımızı, tekrar tekrar vurgulayıp dillendirmeye, daha da önemlisi bunları tekrar etmekten ziyade her geçen gün vurgularımıza olan inancımızı artırmaya devam edeceğiz. Çünkü yine her geçen gün, bu inandıklarımızın doğruluğunun gerek günlük tecrübelerle gerek bilimle doğrulanıyor olması bunu katlayarak devam ettirecek. Evet, Pygmalion ya da kendini gerçekleştiren kehanet de bunlardan bir tanesi.

Döndük, dolaştık, geldik yine çevreye. Kişisel gelişimciler ya da sizi altı boş argümanlarla gaza getirmeye çalışan popülist gruplar gibi zırvalıklar yapmayarak, samimi bir soru sormak istiyorum. Çevrenizde kaç kişi size gerçek manada güveniyor ya da inanıyor? Ailenizden kaç kişi küçükken bir sıcak çaydanlığa dokunup onun sıcaklığından dolayı bir daha dokunmamanız gerektiğini sizin anlamanıza izin verdi? Kaç kişi başarınıza gerçek manada ortak oluyor ve varsa mevcut başarınızın üstüne çıkmanız için çaba gösteriyor? Çalışkan bir insan olduğunuzu düşünüyorsanız, iş yerinde kaç kişi sizin bu durumunuzdan rahatsız olmuyor ve patronun, amirin yalakası gözüyle bakmıyor? Sınıfta kaç arkadaşınız siz ödevi yapıp öğretmene hatırlatınca rahatsız olmuyor? Sorduğumuz soruların cevabını teşkil eden azınlığın dışında kalanları iyi biliyoruz. Yüzleri bile aynı. Bu metni yazarken bile gözümün önünden nicesi geldi ve geçti. Hiçbirinin yüzünde ne bir asalet, ne bir karizma ne de bir gülümseme vardı. Her ne kadar o yüzleri görünce buruşturup çöpe atmak istesem de bir yerde durup, görmezden gelip işime bakmayı, yazıma devam etmeyi başarabildiğimi düşünüyorum. Darısı, tüm bu yüzleri buruşturup çöpe atmak isteyenlerin başına.

Nazara inanmak lazım. Bunca çalışma bize “Kardeşim! Bu nazar boşuna değil. Göz değmesi deyip geçme!” diyor sanki. Tekrar tekrar, bıkmadan usanmadan anlatmakta fayda var. Yukarıda sorduğum soruların cevabını samimiyetle karşılayan bir eşref-i mahlûkât bilir ki çevre normal değil. Yine aynı kişi bilir ki çevrenin nazarı da normal değil. O çevre, alır bir yüz ekşitmesiyle “deveyi kazana sokar” da kişinin bundan haberi bile olmaz. Yaşam ve dahi yaşamak bu değil. Farkındalık diri tutulmalı. Olumlu ya da olumsuz nazarla her an, mesafe tanımaksızın, bire bir iletişime gerek kalmadan kişilerin etki altına alınabileceğini bilerek yaşamak, tabiri caizse bireysel bir Pygmalion etkisi oluşturmak gerek.

Başarıya muhtaç milyonlarca insan var. Çekilin kardeşim bu insanların önünden! Bir müddet düşünmeyin onların ne yaptığını. Bırakın, onlar siz olmadan da başarabilirler. Yeter ki başarısız olmuş zihinlerinizin izbe fikirlerini onlara akıtmayın. Bir müddet öğüt de vermeyin. Yolunuz yol olsa o yolda kalmazdık. Evet, bu tarz, Pygmalion etkisinden biraz uzak bir düşünce, farkındayım. Fakat bir müddet tersinden yapmak gerekiyor. Bir müddet tedbirsiz yola çıkıp yolda kalmışların yolda kalmama tavsiyelerinden uzak kalmak gerekiyor. Sözlerimin adresi belli...

Başarı, belli basamakları, belli bir nizamla, hakkını vererek çıkmakla elde edilir. Bu basamaklara bildiğimiz fiziğin ötesinde gerçekleşen hâdiseler de dâhildir. Başarmak isteyen iyi niyetli kimselerin bunları bilip uygulaması, yerine göre başarı elde etmekten daha önemli gözüküyor. Başarıya tam ulaşamasalar da en azından kötü bir döngüyü kırabilirler.

Kaynak: wikipedia.org / Beklenti Etkisi

Nuri N. DOKUZOĞLU 03.04.2020 (Proje 99)