Nazar Nazar Nazar
Gün geçmiyor ki nazara olan inancım artmasın. Yine gün geçmiyor ki bu inancımı teyit eden bir olay yaşanmasın.
Nazarın sıradan bir göz değmesi meselesi olmadığını biliyoruz. Halk arasında bilinen şeklinden çok daha fazlası bir durum mevcut. Nazar hakkındaki rivayetler de bunu doğrular nitelikte.
Nazar öyle birşey ki, kişi, farkında olarak ya da olmayarak birçok şeyi değiştirebilir. Kaderin tartışılmasının Peygamber (sav) tarafından kısıtlanmasının sebeplerinden biri de bu olsa gerek. Kişi, olayları gelişmeleri farkındalık kıstası olmaksızın değiştirebiliyor. İşin, mutlaka farkındalık kısmı var. Ama yaşadığım bir olayda bunun olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Olayı şu şekilde özetleyebilirim. Son zamanlarda ne zaman, iyi, faydalı bir şey yapmaya karar versem ya da yapmaya başlasam, telefonum çalmaya başlıyor. Daha da ilginç olanı ise arayan kişinin aynı kişi olması. Sanki yanımdaymış da ne yapmaya çalıştığımı biliyor ve bana engel olmaya çalışıyormuş gibi bir durum yaşanıyor. Yine arayan kişinin, bahsettiğim nazar ilminin bu boyutuyla uzaktan yakından ilgisi ve bu konuda bilgisi yok. Eminim ki kastı da yok. Fakat ne hikmetse, arayan hep bahsettiğim kişi. Yani sadece farkında olmak ya da olmamak değil mesele.
Bunun yalnızca nazar boyutu yok elbette. Şeytanın saldırma taktiklerinden birisi, bu çok net! Çünkü şeytan, doğrudan manipüle edemediği durumlarda bu şekilde dolaylı taktiklere başvuruyor. Kanıt mı? Yaşadıklarım ve tecrübem. Zaten doğrudan ispatı da zor görünüyor. O yüzden şeytana inanma meselesi burada devreye giriyor.
Nazarın “deveyi kazana, insanı mezara sokar” bilgisinden yola çıkarak, bu bilgiye inancın tam, farkındalığın yüksek olması elzemdir. Çünkü başladığınız işi bitirmek istiyorsanız, bu yöntemi yani ilmi bilmek, ona göre gard almak gerekiyor. Yoksa birçok şeyi ıskalamak, hüsrana uğramak mümkün.
Nuri N. DOKUZOĞLU 05.09.2018 (Proje 99)