Korkarsan Ölürsün

Nuri N. Dokuzoğlu

Münafıklık ciddi bir meseledir. Bir durumu olduğundan farklı göstermek, yine bir durumda olduğundan farklı görünmek, düşünceleri ile tutarsızlık davranış ve hâl göstermek, bir yerde farklı başka bir yerde daha farklı davranmak gibi durumların hepsi münafıklık kapsamına dahildir.

Biz müslümanlar, doğruluk ve dürüstlüğe teoride çok önem veririz. Neticede ilahi buyruktur. Pratik boyutunu ise vicdanlara havale ediyorum. Münafıklık da doğruluk hasletinin noksanlığından zuhur ediyor. O nedenle, kalbinde Allah korkusu taşıyan herkes münafık olmaktan berî olacağı için doğruluktan asla vazgeçmemeyi tercih eder.

Bu mesele, toplumda, sosyal hayatta, özellikle de iş hayatında doğruluğun çok önemli olduğu aşikar. Özellikle iş hayatında, iş ahlakı ve hukukunda, mesai kavramında fazlasıyla karşımıza çıkan bir mesele. Farzedelim ki hakkının yendiğini düşünen bir vatandaş, çalıştığı kurumun yöneticilerinin olmadığı yerde, mevzu kendi hakkı olduğu için olabildiğince veryansın etsin. Aynı vatandaş, tam hakkını arayacağı yerde yani işverenin karşısında nedense aynı üslup ve tarzda konuşmayı tercih etmiyor. Hatta patron biraz da ağzı laf yapan çakal bir esnafsa, neredeyse karın tokluğuna çalışmaya razı bir konuma geliyor.

Bir de şu örnekten yola çıkalım. Aynı mağduriyeti aynı yerden birden fazla kişi yaşamış olsun. Bu kişiler kaderdaş olduğu için muhtemeldir ki birbirini gaza getirme noktasında hiç zorlanmayacaklar. Tabi anlaşıp birlikte de hareket edeceklerdir. Sonra hep birlikte ilgili kişilerle malum konuyu konuşacaklarında, içlerinde cesaretli olanlar Nasrettin hoca misali ya yalnız kalırlar ya da sanki sadece konuşanlar mağdurmuş gibi yetkilinin karşısında tek muhatap haline düşerler.

Bu konuda hayatın farklı alanlarından örnek noktasında eksiklik yaşayacağımızı maalesef ki düşünmüyorum. Ve bu durumu bir arıza kabul ediyorum. Doğruluğu, dürüstlüğü tam olarak kavrayamamış toplumun (Sebep) korkak, pısırık, çekingen bir yığın evladı. (Sonuç) O evlatlar, malum baskıcı anlayıştan kolay kolay kurtulamazlar. Aynı evlatlar büyük de düşünemezler. Ve bu tarz evlatlar yetiştiren toplumdan önemli şahsiyetler de çıkmaz. Çünkü doğruluk, dürüstlük kodları ile fazlasıyla oynandığı için bile isteye olmasa da sanki bir münafık gibi hareket edip yaşarlar. Bu hayat tarzı da hayatlarındaki birçok bereketi rüzgar misali alıp götürür. Halbuki teoride çok önem verdiğimiz din bize Allah’tan başka kimseden korkmamayı öğütlüyor. Öyle ki öğüt boşuna değil. Başka korkular bizi münafıklığa, münafıklık da cehenneme götürür. Dünya boyutu ise malum: Pısırık, hakkını arayamayan, otorite karşısında iradesini yitirip, nefes alıp vermekten öteye gidemeyen sıradan bir insan...

Nuri N. DOKUZOĞLU 06.09.2018 (Proje 99)