İki Elle Arama Kültürü - Tarım İhracatında Dünya İkincisi Hollanda'nın Başarısını Anlamada Önemli İşaretler
“Hollanda'nın 2020 yılında toplam tarımsal ihracatı yeni bir rekor olan 95,6 milyar euro (116,3 milyar dolar) seviyesinde gerçekleşti.”
Hollanda: “Alan: 41.543 km², nüfus: 17,28 milyon (2019), para birimi: Euro, asgari ücret: 1.635,60 Euro / ay (Haz 2020)”
Nüfus ya da alandan bağımsız olarak, 3. Dünya ülkelerine göre “olağanüstü” bir tarım grafiği çizerek dünyada, tarım alanında, ABD’den sonra ikinci ihracat rakamlarına sahip ülke Hollanda. Güzide “tarım şehri” Konya’nın yüzölçümü ise 38.873 km².
“İki elle aramak” günlük dilin merkezine yerleşmeli, duvarlarda asılı olmalı, en azından bir müddet bir kod haline gelene kadar temel söylem olmalı. Bir konu araştırılırken eciğinden cücüğüne kadar her şey araştırılmalı, bir iş yapılırken her ihtimal didik didik edilmeli, bir film izlenirken filmin her bir sahnesi zihne mıh gibi çakılmalı. Çünkü alan büyüklüğünden, sayıca çokluktan bağımsız birtakım işleri böyle yapan yani “iki elle arayan” ve dünyada liderler arasında olanlar var. Ve bu liderler bir işin başka bir işle bağlantısı olduğunu, multidisipliner anlayışı, doğadaki her şeyin öğretici bir yanı olduğunu ve gelişimin ne olduğunu birilerinden çok daha iyi biliyorlar.
Konumuz Hollanda. Ama daha çok Hollanda’nın tarım alanında yukarıdaki rakamlara ulaşmasındaki işaretlere bakacağız. Food Valley (Gıda Vadisi)... İçerisinde birçok araştırma şirketinin, enstitünün, çalışanın yer aldığı büyük oluşum. Merkezi
Wageningen şehrinde. Wageningen Üniversitesi de bu bölgede tarım alanında önemli bir görev üstleniyor.
Wageningen Üniversitesinde bir çalışma yapılıyor. Bitkilerin farklı büyüme şekilleri bazı usullerle test ediliyor. Kapalı bir alanda, alana farklı renkler yansıtılarak sıcaklık, nem, rüzgâr vs. gibi faktörler de göz önüne alınarak bitkilerin nasıl büyüdüğü gözlemleniyor. Bu durum sonucunda bitkinin büyümesi ile ilgili elde edilebilecek bütün verileri topluyorlar. Ayrıca bitkilerin yaptığı fotosentezi sensörler kullanarak takip ediyorlar ve aynı sensör ile bitkinin havadan ne kadar karbondioksit aldığını da ölçmüş oluyorlar. Bitkinin gelişimini ve performansını bilgisayar programları aracılığıyla simüle edip elde ettikleri veriler ile bu işlemler yapılmadan önce bilinen yetiştirme usulleri bilgilerini de harmanlayarak en iyi bitki yetiştirme yöntemini yakalamayı hedefliyorlar.
Başka bir şehirde ise bundan biraz daha geniş çaplı bir çalışma yapılıyor. Bunun yapıldığı yer ise Westland şehri. Westland'da dünyanın en modern seraları inşa ediliyor. Burada da bitkilerin nasıl daha iyi hatta en iyi şekilde yetiştirileceği araştırması yapılıyor. Aynı zamanda iklimin değişkenliği sebebiyle oluşan zararların önüne geçerek sürdürülebilir bir tarım üretimi gerçekleştirmek bir başka amaç. Araştırmayı ve çalışmayı özel bir şirket yürütüyor. Gerekli teşvikler sağlandığı, insan unsuru doğru kullanıldığı, ar-ge yeteri kadar önemsediği sürece ve her anlamda makul çalışıldığında başarılamayacak bir iş yoktur. Şirketin doğal olarak çok kazanmak gibi bir amacı vardır. Ama aynı zamanda artan dünya nüfusu, endüstriyel gıdaların oluşturdukları zararlar vb unsurların birleşimiyle dünyanın tarım ihtiyacını karşılamak ve dünyada tarımı yönlendirmek gibi bir amacı da var. Wageningen Üniversitesi sisteminde olduğu gibi sensörler ve bilgisayar sistemleri aracılığıyla kontrol tamamen üretenin elinde. Kontrol çok basit. Sistem üzerinden bitkinin yeteri kadar su alıp almadığı, sıcaklık değerinin normal olup olmadığı, ışığın bitkiye yeteri miktarda ulaşıp ulaşmadığı kontrol edilebiliyor. Mesele sadece tarım değil elbette. Dünya’da, su sıkıntısı gibi hayati bir sorun önemli ölçüde baş göstermeye başladı. Öyle ki bitkiler oluklarda yetiştiriliyor ve su ihtiyacı minimal seviyede çözülüyor. Kullanılmayan sular ise geri alınarak bir sonraki sulamada kullanılıp suyun boşa harcanması önlenmiş oluyor. Sadece bu işlemle şirket, su tüketimini neredeyse on kat azaltabiliyor. Klasik usulle kullanılan suyun yüzde onunu kullanarak sulama işini çözüyorlar.
Şirket bu usulü bir başlangıç olarak görüyor. Çünkü gelişme olmadıktan sonra sistem bir yerden sonra tıkanacaktır. Bir başka amaçlarının da bu sistemden elde edilen bütün verileri toplamak ve sistemin tamamen akıllı hale gelmesini sağlamak. Olayın püf noktası da burası olsa gerek. Bu sayede bitkiye dair her şeyi bilebiliyorlar. Oluşabilecek zararın neredeyse tamamının önüne geçebiliyorlar. Geleceğe dair planları ise birçok şeyi değiştirecek türden. Sistemi şehirlerin içinde ya da çok yakınında yaparak dünyaya gıda taşımacılığını bitirmeyi öngörüyorlar. Bu sistemde yerel olarak şehirlerin yakınlarında bitkilerin yetiştirilmesi fikriyle birçok maddi külfeti de, yerleşik dağıtım ağı sistemini de büyük oranda bitirebilecek kapasiteyi oluşturuyorlar.
Toprak kullanımı da yerine göre avantaj olabiliyor. Bahsedilen sistemle bir bitkiyi yetiştirmek için çok toprağa ihtiyaç kalmayacak. Bu da toprağın kullanımının azalmasına doğadaki toprağın başka amaçlarla daha verimli kullanılmasına vesile olabilir. Tabii, ürün yetiştirmede toprağı kullanmayı savunanlar da olabilir. Sistem, bu tartışmalarla daha iyi bir hale gelecektir. İnsan faktörüne geldiğimizde ise, bu sistemin on yıl içerisinde çok yaygınlaşacağı, yapay zeka ve robotlarla sistemi idare eden çok az sayıda insanın olacağı bu sebeple de insana artık ihtiyaç kalmayacağı vurgusu yapılıyor. Burada devreye kalifiye olmak ve uzmanlık giriyor. Herhangi bir kişi için çeşitli alanlarda ve zamana göre kritik konularda uzmanlaşma sağlanmazsa hüküm, kölelikten öteye geçmeyecektir.
Hollanda’da muhtelif alanlarda sistem ve sürdürülebilirliğe dair birçok şey duymuşsunuzdur. Yüz yıldır değişmeyen peynirlerin tadı, bozuk ürün satıldığında borsada ürünü satanın değerlerinin düşürülmesi, alınan sertifikaları herkesin üretim kapasitesi ve seviyesi oranında alabilmesi vs. Yukarıdaki bilgileri okurken ülkenin gelirinde tarımın, diğer alanlara göre daha düşük olduğu bilgisini de göz önünde bulunduralım. Birçok ülke, birçok millet dünyanın yeni seyri noktasında ciddi anlamda bilinçleniyor. Hakikaten bütün dünya için yepyeni şeyler geliyor. Bunun idrakiyle gelişmek çok büyük önem arz ediyor. Israrla bunları görmezden gelmek, altkültürün yaygın fikirlerini esas almak, bireysel ya da az sayıdaki grupların günlük kazançlarını ön planda tutmak her geçen gün bize belki yıllar kaybettiriyor. Altkültür anlayışı, bir gün yerle bir olacak buna inanıyoruz ama kaybettirdiklerini tamir ve tedavi etmek başka bir enerji kaybına sebep oluyor. “İki elle arayan” yepyeni anlayışı hakkıyla inşa etmek, gereken vasfı, liderliği, bütünlüğü kazandıracaktır. İki elle arayalım, iki elle aratalım…
Kaynaklar:
Wikipedia.org / FoodValley
Wikipedia.org / Hollanda
www.youtube.com / DW Türkçe
http://www.bloomberght.com/hollanda-nin-tarimsal-ihracati...
(Link arızalı)
Nuri N. DOKUZOĞLU 23.06.2021