El Cevap: Rutinin Yok

Nuri N. Dokuzoğlu

Hayatta yaptığımız birçok şey belirli rutinlerle ilerler. Çalışma mesaimizden yemek saatimize, ibadetimizden uyku vaktimize varıncaya kadar bu böyledir. Çünkü o fiilin daim olması buna bağlıdır.

Bu şekilde geliştirilmiş rutinler çok iyidir elbette. Ama maalesef bunlar çoğu zaman zorunlu olduklarımızın dışına çıkmıyor. İbadet, dini bir zorunluluk, yemek, hayatta kalma zorunluluğu, mesai, iş zorunluluğu, uyku, vücudun zorunluluğu vs. Halbuki zorunlulukların dışına çıkabildiğimiz zaman bir gelişmeden bahsedebiliriz. Bu konuda, birçok konuda olduğu gibi maalesef ki elit bir tavra sahip değiliz.

Bu konu, beni rahatsız etmeli diyorum. Öyle ki, bu konuda kendimi sürekli sıkıştırmalıyım. Bazı sorular sormalıyım mesela. Kendimi her gün daha iyi konuma getirme adına ne yaptım? Zorunlu olanın dışına ne kadar çıkabildim? İki gününün birbirine eşit olanın ziyanda olduğu bir dinin mensubu olarak iki ya da daha fazla günümün eşit olmasından ne kadar rahatsız oldum? Her gün küçük de olsa bir iyilik yapmadan başımı yastığa koydum mu? Kaç sayfa kitap okudum ve ne kadarını idrak edebildim? Soru silsilesini çoğaltabiliriz elbet. Herkes kendine uygun soruyu soracaktır mutlaka.

Bu soruları sormak da yetmiyor. İnsanız neticede. Üşenmek gibi bir hastalığa sahibiz. Bütün bu soruları sorup, vicdan muhasebesi yaptıktan sonra eyleme geçmek gerekir. Şeytan var, bir de. Siz bu soruları sormaya başlar başlamaz fiile geçmenizi beklemeden saldıracaktır. Hakkımızı yemeyelim! Üşengeçlik değil tek sorunumuz.

İş bu anlatılanlardan sonra, bir rutin kazandıralım kendimize. Üşenmeden, şeytan damarlarımızda dolaşmaya başlamadan evvel biz başlayalım. Ne bileyim, belki bir zalimin zulmü yaptığımız bu eylemlerle son bulur.
Amin...

Nuri N. DOKUZOĞLU 16.10.2017 (Proje 99)