Concorde Yanılgısı - Emek, Zaman ve Para Kaybı

Nuri N. Dokuzoğlu

2. Dünya Savaşı'ndan sonra İngiltere ve Fransa, sesten hızlı yolcu uçağı yapmaya karar verirler. Uçak 1976 yılında aktif hale gelir. Fakat uçağın yapım maliyeti ve tükettiği yakıt fazla, yolcu kapasitesi ise düşüktür. Bir Concorde uçağını üretmenin maliyetinin 42 milyon dolar olduğu aktarılır. Uçağın üretim ve yakıt maliyetinin yüksek olması sebebiyle, onun uzun ömürlü olamayacağı konusunda eleştiriler de gelir. Ama İngiltere ve Fransa uzun bir süre bu uçaktan vazgeçmez. 2000 yılına gelindiğinde bir Concorde uçağı düşer ve 100’den fazla kişi ölür. Concorde, yaklaşık 30 yıl kullanılmış, 2003 yılında gökyüzüne veda etmiştir.
***
Concorde yanılgısı, ismini Concorde uçağından alıyor. Concorde yanılgısı; çok emek, çok zaman, çok para vb. harcanan şeylerde, sonucun olması gerektiği gibi olmadığı ve bu gerçek bilindiği halde o şey ya da şeylerden vazgeçilememesine deniyor. Yani bile bile lades oluyor… 

Concorde yanılgısı, sıradan insana has bir durum değil. Kurumlar, kurum mensupları, spor kulüpleri ve hatta ülkeler de bu yanılgı ile birçok karar alıyorlar. Bu anlamda ilginç örnekler de çıkabiliyor. Concorde yolcu uçağında ısrarcı olunması bu örneğin belki de zirvesi.

Bir yere giderken eğer yanlış bir yola girilmişse, o yolda ısrarla ilerlemeye çalışmanın bir anlamı yoktur. İlk dönemeçten geri dönerek ya da doğru yolu tespit ederek hedefe ulaşmak gerekir. Aksi durumda ısrar edip, yanlış yolda ilerlemeye çalışmak maliyeti artırır, zaman ve enerji kaybına neden olur. Bazı kültürlerde, yanlış yola girildiğinde o yoldan geri dönme kararı almak galiba karizmayı çizdiriyor. 

Bazı kimseler vardır. Ömrünün yarısından fazlasını bir siyasi partinin ya da kurumun “meselesine” adamıştır. Onlar için hep zaman ayırmış, yeri gelmiş cebinden harcamış, karşılığını da görememiştir. Sonra o kişi bir bakar ki, kendisi mensup olduğu hareket ve onun diğer mensupları ile aynı yerde değildir. O hala ay sonunu zor getirirken diğerleri çoktan bireysel kazanımlarına odaklanmış, torunlarına kadar yetecek sermayeyi bir şekilde biriktirmiştir. Ama o kişi, bütün bunları gördüğü ve o adamlarla hiçbir yere varılmayacağını, büyük bir “dost kazığı” yediğini bildiği halde kuruma “feda ettiği” ömrüne kıyamamış, “yol maliyetini” göze alamamış ve aynı adamlarla bir şekilde yürümeye devam etmiştir. Geriye dönüp baktığında ise aslında geride koca bir pişmanlık bırakmıştır. Bu pişmanlık, onlar gibi biriktiremediği paralar değil, gerçeği göremeyip boşa giden zamanın ve emeğin pişmanlığı olmuştur. 

Benzer örüntüye altkültür karı-koca ilişkilerinde de şahit oluyoruz. Çift evleniyor ve bir süre sonra o evliliğin yürümeyeceği anlaşılıyor. Ama bu anlama sürecinde kurulmuş düzensiz bir düzen ve çocuk/çocuklar oluyor. Ya da çift artık belli bir yaşa gelmiş oluyor. Sonra çiftimiz, bu sebeplere dayanarak, aynı “yol maliyetini” de göze alamayarak, yürümeyecek bir evliliğe devam ediyor. Sanki etrafta hiç yokmuş gibi ahaliye de potansiyel saplantılı bireyler kazandırıyor. Evliliğin, hatalı bir evlilik olduğu anlaşıldığında, Concorde yanılgısına düşmeden yolların ayrılmasına karar verilseydi, önemli bir zararın önüne geçilmiş olacaktı. 

Aynı ailenin çocukları üniversite çağına geldiğinde yüksek bir ihtimalle yanlış tercihte bulunacaklar. Ama bunu, biraz geç fark edecekler. Bir süre sonra tercihlerinin kendilerine uygun olmadığını anlayacaklar. Okulu yarıda bırakırlarsa, harcanan paranın ve zamanın boşa gideceğini düşünerek aynı fakülteden mezun olmaya karar verecekler. Sonra hiç istemedikleri mesleği yapacaklar. Sonra onların da çocukları olacak. Ve süreç yine, yeniden… 

Yapılacak yeni yatırımlarla artık daha işlek olacağı vaat edilen bir caddeye herkesten önce davranıp büfe açtıktan sonra, caddeye yapılacak yatırımdan vazgeçildiğini öğrenip artık yeterli para kazanamayacağını da bildiği halde büfeyi açık tutmaya devam etme, kendisinden sonra yürütemeyeceğini bildiği halde çocuğuna koca bir fabrikanın işletmesini devretmeyi düşünüp alternatif yolları da oluşturmama, borsada al-sat yöntemi ile para kazanamadığını gördüğü ve bildiği halde sermayesini hâlâ al-sat yöntemiyle artırmaya çalışma yanılgısı da Concorde yanılgısı oluyor. 

Başka bir Concorde yanılgısı daha… Bazı dönemlerde isim yapan futbolcular olur. Sonra kulübün biri büyük umutlarla o oyuncuyu satın alır ama oyuncu eski performansını göstermemeye başlar. Kulüpler, bir süre sonra oyuncunun eskisi gibi olmayacağını bildiği halde o oyuncuyu oynatmaya devam eder. Olan kulübün giden parasına, kaybettiği puanlara olur. Buna dair hatırladığım örnek Daniel Güiza. İspanya’da bir dönem parlayan yıldız olan Güiza, Fenerbahçe Futbol Kulübü’ne transfer olur. Güiza iyi bir golcüdür ama Fenerbahçe’ye geldikten sonra İspanya’daki Güiza’dan eser yoktur. Teknik heyet, onu ısrarla oynatmaya devam eder. Oyuncu, hemen hemen her maçta beklenenin çok altında performans sergiler ve inanılmaz goller kaçırır. Taraftar çileden çıkar ama o oynamaya yine devam eder. Güiza ile bir yol alınmayacağı bilindiği halde oyuncuyu takımda tutmada ısrarcı olmanın anlamsızlığı çok sonra anlaşılır ve sonunda Güiza takımdan gönderilir.

Concorde yanılgısının totalde ne kadar zaman, enerji, para kaybettirdiğine dair elimizde veri olması zor. Ortalama altkültür ailelerinin hemen hemen hepsinde benzer Concorde yanılgılarının yaşandığına şüphemiz yok. Bu yanılgıların çoğu da birbirine yakın ve birbirini tekrar eden yanılgılar olduğu için ortaya çıkan kayıp gerçekten çok fazla. O ailelerin çocuklarının bazılarını, aynı aileden zihnen tecrit ettirmeden bu kaybı azaltmak pek mümkün görünmüyor.
Nuri N. DOKUZOĞLU 

Kaynak:
1- https://eksisozluk1923.com/concorde-yanilgisi--5525562?p=22
2- https://tr.wikipedia.org/wiki/Concorde...