Yolda Kocayanlar
Gözüne vuran ışık öylesine güçlüydü ki görmesi konusunda ikna olduğu şeye defalarca bakmak istemesine rağmen onu göremiyordu. Gözlerini kısarak, elleriyle ışığı keserek tekrar baktı. Elleriyle engelledi, çünkü göz kapakları düşük seviyede bir perdeydi. Daha sonra tepesine bir branda çekti. Bu sayede ışığı daha çok kesmiş olacaktı. Yine baktığı şeyi tam olarak algılayamayınca diğer eliyle şemsiye tuttu tepesine.
Göremiyordu. Göremediği gibi iki eli de dolmuştu. Üstüne betondan bir çatı inşa ettirdi, yine olmadı. Görmeyi öylesine çok arzuluyordu ki hangi yöne hangi şekilde adım atmalıydı? İçinden çıkılmaz bir hal aldı. Olması gerekenin yapılması konusunda seçenekleri göz önüne getirdi. Seçeneklere baktıkça her birinin aynı olmadığını bir sıralamaya koyması gerektiğini anladı. Sıralamayı karıştırdıkça yer onu daha da artan bir kuvvetle kendine çekiyordu. İçerisinde kendisinin bile fark edemediği o çok çok eskiden kalan mücadele içeren kodların işleyen zerreleri sayesinde çekimin aksine doğru ilerlemeye karar verdi. Araç olarak merdivenleri kullanacaktı. Bir şükür molası verdi, çünkü artık gidebileceği bir yolu vardı. İlerledikçe üzerine düşen ışığın yakıcılığı artıyordu. Gözlerini ışığa adım adım alıştıracaktı. Ona yaklaştıkça korkusu azalmaya başladı. Ne kadar zaman geçtiğine baktı. Epey vakit geçirmişti.
Merdivenlerin basamakları kendi arasında hiyerarşiye göre sıralı idi. Bunun farkına varması ilk basamağa ayağını atmasıyla oldu. Merdivenleri çıkarken bir doğru üzerinde yükselmeye başladı. Her basamakta, bir öncekinden daha yorgun oluyordu. Yorgunlugun alışkanlık kategorisinde olduğunu bir büyüğü sayesinde kendine defalarca zikretmişti.
İkinci basamakta yükselmesinin merdivende olmasından daha yüce bir amaç olmadığını düşünmeye başladı. Zaten merdivende olmak beraberinde yükselmesini sağlayacaktı. Ne kadar yol aldığını merak edip arkasına baktı. Betondan inşa ettigi kısmı görünce gözlerine inanamadı. En başından beri merdivende olduğunu gördü fakat merdiven, ilk basamaklarında aşağı yönde yürüyen bir mekanizmaya sahipti. Bu, ilk çizgiyi çekmek, ilk cümleyi kurmak gibiydi. Ettiği şükür daha anlamlı hale geldi.
Adımlarını atarken her basamakta bir işini hallediyor sonraki basamağa geçerken diğer bir işe odaklanıyordu.
Işığa giderek yaklaştı, yaklaştıkça üzerine vuran ışığın kendisine çarparak yansıdığını gördü. Yöne kafa yormadan merdivenin basamaklarında giderek hızlandı. Hızlandıkça gördü, gördükçe durdu. Durunca tekrar merdivene baktı. Görmek istediği şeyi halen tam olarak göremiyordu belki ama katedilecek bir merdivene sahipti. Merdiveni iz belledi kendisine. Eğildi ve dokundu. Eğilince merdivenin her santimetresinde yüzlerce ize rastladı. Yürümeye devam etti. Bu ne zamana kadar böyle devam edecekti? Bir önemi mi vardı? Sadece yürüdü.
Behzat MÂLUMAKA 13.06.2018 P99