Oynat Uğurcuğum
Bizim çok takipçili youtuber’lardan biri, Amerika’ya, bir başka çok takipçili youtuber’ın evine “Falanca ile bir gün geçirmek, bilmem neyin muhteşem ev hayatı” meşrebinden içerikler oluşturma amacıyla ziyarete gidiyor. İçeriğin bir kısmında “Ne kadar enerjigler görüyorsunuz, sabah erkenden kalkıp spor ‘falan’ yapıyorlar.” diyor. Bizimkinin bakış açısı falan filandan öteye geçmiyor. Bu arada temsilcimiz (yani ister istemez temsilcimiz) ziyaret ettiği youtuber’ın çalışanlarının, etrafında oluşturduğu seri akışın içinde zigon sehpa gibi duruyor. İngilizce bilmediği için arkadaşın davranış topoğrafyası, idare lambası mesabesinde sönük kalıyor. Ama önemli değil, bu video ne kadar izlenir ona bakın siz.
Videonun kapak kısmında, bizi bu iki arkadaşın yanyana fotoğrafı ve yanlarına iliştirilmiş takipçi sayılarının olduğu kare karşılıyor. Takipçi sayıları, spor oyunlarındaki karakterlerin gücünü gösteren bar çubukları gibi. Arkandaki takipçi yığını kadar büyük kabul ediliyorsun. Yine takipçi mevzusu ile ilgili bir çok youtube içeriğinde denk geldiğim bir konuşma kalıbı var: “Biri beni eleştirmiş. Şunu şunu demiş. Fakat bakıyorum ki profilinde sıfır gönderi, iki takipçi var.” Mealen, "yorum yapmaya hakkı yok, o bir parya" demek istiyor. Yani bu mecralarda söz sahibi olmak, takipçi sayınıza ve izlenme oranınıza bağlı. Yapılan eleştirilerin çoğunluğunun niteliksizliğine lafım yok. İşin ahlakı ve raconu, içerik hangi kalitede olursa olsun, hangi mesajı verirse versin (vermese de oluyor*) sayısal verilerin artırılmasına endeksli geliştiriliyor. Tek ızdırabı, "nasıl daha fazla izlenirim" olan bir güruhdan bahsediyorum. Sadece sanal, dolayısıyla sosyal bir statü kazanma açısından bile bu onları kamçılamaya yetiyor. Nereden biliyorum? Trend listesine her gün çadır kuran bir kanalda misafir olarak çıkan aynı adamın suratında (el temsilci) kendisiyle maytap dahi geçildiğinde “Reis beni eleştiriyor, ne güzel! Ekmeğimdeyim.” sırıtması oluşabiliyor. Çünkü bu mecrada reklamın kötüsü olmuyor. Kuralsız bir popülerlik yarışından ekmek yiyorlar.
Mega mega slime havuzları, acı biber yeme challenge’ları derken izleyici havuzunun büyük oranda bir sonraki kuşağı oluşturacağı aklıma geldi. Yeni nesil, yeni meziyetleri ile şimşek gibi çakmaya başladı. İnsan bu, ümitsiz değiliz. Yutan elemanlar, şimdilik çoğunluğa sahip vaziyette evrilerek büyümeye devam ediyor. Altıncı sınıfa giden yeğenimin okuduğu devlet okulunda, muhitin vasat ekonomik yapısına rağmen çocuklar onda dokuz oranında cep telefonu sahibi. Bu meşhur arkadaşların izinde bücürler, machine to machine** mevzularının gölgesinde, kendi aralarında izlediklerinden kaynaklanan ayrı bir dile sahipler artık. Kimden ayrı? Öğrenmeye aşırı dirençli koca ana - babalarından. Nesiller arası mesafe korkunç seviyelere çıkacak gibi görünüyor. Bu yüzdendir ki aile içi iletişim, kalbura yata yata, çözüme gidecek sağlıklı bir iletişim ağını ve zeminini ortadan kaldırıyor.
Öğrenme bozukluğu kodlarına sahip ebeveynlerinin ve dahi onları terbiyeye soyunmuş her bir müstakil öğreticinin zehirli mikro organizmalarının kemoterapisi niteliğinde yaşanan bu nesilsel farklar uçurumu, tedaviye cevap verebilecek donanım ve nasibe sahip olabilecek küçük bireyler için büyük bir huzur fırsatıdır aynı zamanda. Tedaviye çok azı cevap verse bile, ümitsiz olmamaklığımız bu konudaki hakikatimizi ispatlayacaktır. Sonrakilerin öncesi olacağımızı unutmayalım. Bu toplumun kaderinin en güçlü halkası olma hedefimiz diri olmalı.
Bazılarını olumsuz eleştiriyoruz diye youtube’u sevmiyoruz zannedilmesin. Kaliteli vakit geçirmek de pekala mümkün. Çok sevdiğimiz adamlar da yok değil. Var gibi... Sıfır takipçim olduğu için pek konuşmamalıyım galiba. Bu arada, stres çarkı çevirme videosunun izlenme sayısı yedi buçuk milyon olmuş.
*Bkz. Yedi dakika süren “Kırk sekiz saat uyumama videosu” ve onun laciverti milyarlarca kez oynatılmış milyonlarca ses, görüntü, bayt, akıl.
**Machine to Machine (M2M), bir anlamda makinaların birbiriyle iletişimini sağlayan teknolojileri tanımlamaktadır. Basitçe iki makinanın birbiriyle iletişimidir. Endüstrideki ve teknolojideki gelişmelere paralel olarak (endüstri 4.0 gibi gelişmeler vb.) daha sık kullanılır hale gelmiştir.
Behzat MÂLUMAKA 20.07.2018 (Proje 99)