Küçük Adımlar, Büyük Hayatlar
“En az on beş hamle sonrasını hesaplayabiliyorum.” dedi ve beşinci hamlede oyunu terk etti. “Neden?” diye sorduk. “Mat’ı gördüm.” dedi.
İş hayatında fark ediyoruz ki büyük işin küçük parçaları nefse en ağır gelenleri aynı zamanda. Küçük küçük atılan birçok adım henüz bir araya gelememişken bir mesafe kat edildiği anlaşılamayabilir ve bu yüzden motivasyon sağlanamaz. Satranç oynayanlar bilir, bu işi öğrenmenin en iyi yollarından biri de gerçek oyuncuları takip etmektir. Büyük oyuncuların büyük maçlarında öyle büyük galibiyetler olmaz. Mesela oyunun dengesi santipiyon kayıplarıyla değişir. Rakibinize karşı bir piyon üstün hale gelmeniz, eğer çok az, küçük hatalar yapacak seviyede profesyonelseniz sizi galibiyete taşır. Satranç, oynamayı bilmeyenlere çok sıkıcıdır aynı zamanda. Hesap yapmaktan hoşlanmayanlar bir hevesle başladıkları oyunu çok geçmeden oynamayı bırakırlar. Öyle küçük galibiyetler boğuyorsa büyük bir oyun da ortaya koyamayız.
Hayata tesir edebilmiş, büyük işler başarabilmiş insanların hikayelerinde hep bir sabır vurgusu var. Gençlere verecekleri tavsiyeler "Aman acele etmesinler." diye başlıyor.
Gerekirse yıllarca yürünecek bir yolun ilk esprisi yolun çok uzun olduğudur. Çok göreceli bir uzunluk tabiri, kimine göre birkaç yıl kimine göre elli altmış yıl. Kimine göre de bir ömür. Ömür de o kadar göreceli ki...
Herhangi bir işin henüz başındaysak, biz, hep beraber onu inşa ederken taşın altında kendi elimizi aramalıyız. Altına sokacağımız elimizi keşfetmeliyiz. Taş kütlesi henüz yontulmamışken en az bir kez olsun ciddi bir operasyona katılmamış olanlar mikrofonu ele geçirip taşın değişmezliğine hemencecik orada hükmedecektir. Tüm başarısızlıklarına rağmen inatla en iyi skor tahminini, en sıkı kuponu kendilerinin yapabileceğini savunurlar. Matı sözde bir şekilde görürler ama hiç bir taşı ileri sürmemişlerdir. Onlarla aynı kulvarda koşarak onları geçmek neredeyse imkansızdır. Her yol kendine has potansiyeliyle bir yerlere varıyor.
Ve daha da önemlisi kendine has güzellikler, ısmarlandığı an hazin bir çirkinliğe bulanıyor. Bu yüzden büyümenin organik olması, kendiliğinden şekillenmesi gerekiyor.
Organikliğinden kasıt kendiliğinden olması. Fakat hiç bir şey kendiliğinden olmuyor.
Behzat MÂLUMAKA 10.05.2021 (Proje 99)